Narsist (kendini beğenmiş) liderler, şişik egoları, taşkın özgüvenleri sayesinde bir süre için üstün başarılar elde etseler de, bu başarıları genellikle uzun sürmez. Bu insanlar, başarılı olduktan sonra, eleştirilere kulaklarını kapar, kendileri ve kendi fikirleri hakkında olumsuz hiç bir şey duymak istemezler. Tıpkı suda kendi suretini görüp kendine aşık olan Narkissos gibi, kendilerinden başka hiç kimseyi beğenmezler.
Narsistlerin saldırgan bir yapıları vardır, eleştiriye tahammülleri yoktur; başkalarından duymak istedikleri tek söz, kendilerinin ne kadar mükemmel olduğudur, aksini söyleyene saldırılar. Narsist liderlerle çalışmak son derece zor bir deneyimdir. Sevgi, fedakârlık, paylaşım gibi değerlerle hiç ilgileri olmayan; istekleri gerçekleşmeyince saldırganlaşan ve duygusal tacize başvuran bir yöneticiyle çalışmak acı vericidir.
Narsistlerin empati kurma yetenekleri yoktur. Uzun vadede başarılı olamamalarının sebebi budur. Empatinin olmadığı bir yerde kalıcı bir liderlik olmaz; çünkü başarı tek başına elde edilen bir sonuç değildir.
Jim Collins sürdürülebilir başarıyı yakalayan şirketlerin en önemli özelliğinin mütevazı liderler tarafından yönetilmek olduğunu yıllar önce söylemişti. Collins, 5. Düzey Liderlik tanımıyla, alçakgönüllü, başarıları paylaşan, başarısızlıklarda sorumluluğu üstlenen insanları işaret etmişti. Bugün alçakgönüllü liderlere hayatın her yerinde her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Kibir, insanların en zayıf özelliklerinden biridir. Kibir, bütün kutsal kitaplara göre “şeytanın oyunu” olarak kabul edilir; günahtır.
Bizim toplumumuzda, genelde tevazu sahibi dendiği zaman, dünyadan elini eteğini çekmiş sessiz, sakin, kendi köşesinde oturan insanlar akla gelir. Çoğunluk alçakgönüllülüğü, pasiflik, içe kapanıklık ve utangaçlıkla karıştırır. Hâlbuki alçakgönüllülüğün pasiflikle hiçbir ilgisi yoktur. İnsan hem alçakgönüllü hem de çok iddialı olabilir. Tevazu sahibi olmak başarma hırsından yoksun olmak değildir. İnsanlar da kurumlar da pekala, hem mütevazı olup hem de iddialı hedeflere sahip olabilirler.
Alçakgönüllü olmak bir erdemdir. Mütevazı liderler şov yapmazlar, kendilerini fazla önemsemezler, başkalarının onları pohpohlamasını beklemezler. Böbürlenen söylemlerden, abartılı davranışlarından uzak dururlar.
John Dame ve Jeffrey Gedmin, alçakgönüllülüğün son derece önemli bir liderlik özelliği olduğunu vurgularlar; onlara göre tevazu sahibi olan insanların ortak özellikleri vardır. Bu insanlar,
1- “Her şeyi en iyi ben bilirim!” düşüncesinden uzaktırlar. Eksiklerini bilirler. Bilmediklerini başkalarından öğrenirler; uzmanlığa saygı gösterirler.
2- Kendilerini önemsemezler, başkalarının onları pohpohlaması ve methetmesiyle havaya girmez; sürekli kendi reklamlarını yapmazlar.
3- Başarılar onların gözlerini boyamaz; aksine başarılı olmak sorumluluklarını artırır.
4- Kendilerini Kaf Dağı’nda görüp, insanları küçümsemek yerine faydalı işler yapmak için fırsat ararlar.
5- Eksikliklerinin farkında oldukları için her fırsatta öğrenmek, keşfetmek isterler.
Okula başladığımız ilk günden itibaren hepimize kendimize güvenmemiz ve güçlü yönlerimizi göstermemiz gerektiği öğretilir. Bu nedenle, başkalarının başarılarını öne çıkarıp onları övmek pek çok insana zor gelir. Çoğu yönetici bunu bir türlü yapamaz.
Alçakgönüllü olmak kolay değildir. Alçakgönüllü olmak insanının çaba sarf ederek, kendini geliştirerek elde edebileceği bir meziyettir. Tevazu sahibi olmak ruhen olgunlaşmak demektir.
Alçakgönüllülük, her liderde olması gereken, temel bir özelliktir. Şirketler de toplumlar da kusursuz değil “oldukları gibi” görünen alçakgönüllü ama iddialı liderlere ihtiyaç duyuyorlar.
temelaksoy.com
Anahtar Kelimeler: TemelAksoy , Gerçek , Lider , Alçakgönüllük