Aslında her insanın kendisine direk sormasa da, bilinçaltına yerleşen ve beynini devamlı kemiren soru; gelecek nasıl olacak? Yada gelecek hakkında kaygı duymalı mıyım? Evet, hepimizin aslında kendimize sormakta korktuğumuz yâda sorma cesareti gösteremediğimiz yâda sorup devamlı karmaşa içerisinde olduğumuz bu sorunun cevabı ne olmalıdır? Bu sorunun cevabını verebilmek için öncelikle bu soruya neden olan belli etmenleri incelemek ve o inceleme sonunda bir yargıya varmak gereklidir. Biz burada 9 tane temel neden aldık, tabiki de bunları çoğaltmakta mümkündür.
Üniversite mezunu olmak bir ayrılacak olmaktan çıktı
Türkiye’nin 81 ilinde hatta birçok ilçesinde üniversiteler açıldı ve milyonlarca kişi artık çok rahat bir şekilde üniversite okuyabiliyor. Toplumun büyük bölümü artık üniversite mezunu yani sadece elinizdeki diploma size iş imkânı ve kariyer sunmak için yeterli değildir. Üniversite okumak, diploma sahibi olmak ülkemiz için bir ayrıcalık olmaktan çıkmıştır.
Bir mesleği bilmek, güzel bir kazanç ve kariyer için artık yeterli değildir.
Teknolojik gelişimler varsa, dünya değişiyorsa sadece bir mesleği bilmekte artık yeterli değildir. Değişen dünya düzenine gelişen teknolojinin yaşam şekilleri ve iş hayattı üzerindeki değişimleri de bilmek zorundasınız. Herhangi bir iş başvurusu yaptığınızda sadece bir alanda yoğunlaşma olmadığını görmüşsünüzdür. İşinize paralel başka yeteneklerinizin olup olmadığı yâda başka alanlarda da bilgi ve becerinizi sormaktalar. Örneğin sadece damacana su satan bir yer sekreter alırken, çok çok az bir olasılık bile olsa yabancı müşteriler düşünülerek, alınan sekreterlik için İngilizce konuşuyor olma koşulu koyması gibi.
İşsizlik her geçen gün artıyor
Türkiye gibi gelişen ülkelerde ne kadar istihdam yaratırsanız yaratın, okuyan kişi sayısındaki artış ve kırsaldan kentlere göçler işsizliği artıracaktır ve artırmaya da devam edecektir. Her yıl yaklaşık 700 bin kişi istihdam edilmesine rağmen, işsizlik artışı devam etmektedir. Sizi ön planda tutan farklı yetenek ve becerileriniz yoksa yâda kadrolu bir işte çalışmıyorsanız, garantili bir işim var demeyin sakın.
Şehir nüfusları hızla artmaya devam ediyor
Yukarıda da belirttiğimiz gibi kırsal kesimden şehirlere çok hızlı bir göç olmaktadır. Temmuz 2015 itibari ile TÜİK verilerine göre Türkiye’de kent nüfus oranı %79, kırsal nüfus ise %21’dir. Kırsal kesimden şehirlere yapılan göçler, özellikle hizmet sektöründe şişme, tarım alanında ise azalmaya neden olmakta, buda işsizliğin artması, ücret ve iş gücünün ucuzlamasına, sonuç olaraktan iş garantisinin daha düşük seviyelere çekilmesine neden olmaktadır.
Bir mesleği bilmek yeterli değil, artık teknolojiyi kullanıyor olmanız da gerekecek
Hızlı gelişen teknoloji ve değişen dünyada, sınırların kalktığı, dünyanın globalleştiği günümüzde işe alımlarda, kariyer yapmada teknolojik yeniliklere olan yatkınlık ve teknolojiyi kullanma, baz noktalardan biri haline gelmiştir. Herhangi bir iş ilanına baktığınızda bunu daha net göreceksiniz. Her bir iş kolu için aranan şartlarda onlarca maddeden oluşan istekler mevcuttur.
Basit işlerde bile artık bilgi ve deneyimler istenmektedir
Eskiden bir işte tek lider aranırdı, şimdi ise her pozisyona her departmana lider aranıyor. Bir iş başvurusunda ilk bakılan artık geçmişte çalıştığınız şirket ve deneyiminizdir. Çok fazla bilgili olabilirsiniz, becerileriniz ve yeteneklerinizde çok fazla olabilir; ama önemli olan bunu karşınızdakilere gösterebilmek, artık her iş kolu yâda her işe alınan kişinin bilgili ve deneyimli olması istendiğinden yetenek ve becerilerinizi sunmakta çok kolay olmayacak, buda yetmez karşınızdaki işverenleri de bunları göstermek için ikna etmeniz yâda uygun ortam oluşturmanız gerekecektir. Yıllarca çalıştığınız bir firmada bile özellikle kariyer konusunda işverenle iletişim kurmak ve kendini dile getirmek kolay değildir.
Dünya performans ekonomisine doğru gidiyor
İş hayatını çalışanlar açısından olumsuz etkileyecek en önemli gelişmelerden biride performans ekonomisine geçiştir. Performans ekonomisine geçişin çalışanlar açısından en olumsuz tarafı çok fazla performans gösterseniz bile bunun karşılığında çok ciddi kazançlar elde edememeniz; ama performans düşüklüğünde alınan ücretlerin düşürülmesi hatta işinize son vermeye kadar gitmektedir. Buda kişilerin iş güvencesi yâda yüksek kazanç gibi beklentilerini negatif olarak etkilemektedir.
Yatırım yapmak için artık çok büyük sermayelere ihtiyaç duyulmakta
Çok fazla değil sadece 10 yâda 15 yıl öncesini düşünün, çok büyük bir sermayeye ihtiyaç duymadan bir iş yeri kurma imkânınız vardı. Şimdi KOBİ’lerin yapıları tamamen değişime uğrayıp büyük market ve mağazaların açıldığı, AVM kültürünün en küçük yerleşim yerlerine kadar yayıldığının, bunun neticesinde daha çok mahalle ve ara sokaklarda bulunan esnafların yok olduğuna hepimiz şahidiz. Bu değişim sadece KOBİ’lerde değil yapılan büyük yatırımlarda da etkisini göstermekte acımasız bir rekabete ortaya koymakta orta sınıfı eritmekte ya çok büyük sermaye sahiplerini yâda fakir kişileri meydana getirmektedir.
Gelir düzeyleri sınıfı arasındaki uçurum artmakta
Yukarıda saydığımız tüm nedenleri bir araya getirdiğimizde çıkan sonuç orta sınıfın eridiğini zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğunu sonucu çıkmaktadır. Teknolojik gelişmeler, şehirlerden kentlere göçün artması, yatırım için büyük sermayelerin gerekliliği, her yıl üniversiteye giden milyonlarca kişinin olması acımasız bir rekabeti de beraberinde getirmektedir.
Bu açıklamalardan sonra kafanızda birçok şey netleşmiştir. Tabiki de herkesin kendine göre bir bakış açısı ve değerlendirmesi, sonuç olaraktan kendi penceresinden vardığı bir yargı çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji , Gelir Düzeyi , Performans Ekonomisi , İşsizlik , Üniversite Mezunları , Meslek , Gelecek Kaygısı