Rekabet hayatın ve işin doğasında hep olmuştur ve olacaktır. Ama insanların çoğu rekabetten genelde korkar ve yaptığı işte pek rakibinin olmasını istemez. Özellikle yeni bir iş kurmak isteyen kişiler genelde iki yol izlerler, ya var olan bir işi kopyalamak yada hiç olmayan bir işi denemek. Türkiye’de özellikle bu durumlar ile hep karşılaşıyoruz. Peki, sizin bir fikriniz var mı? Kendi işinizi kurmak ve kendi işinizin patronu olmak istemez misiniz? İşte o zaman; Yaptığınız işte rakibiniz yoksa sizde yoksunuz diyoruz, nasıl mı? İşte cevabı…
Rekabeti sever misiniz? Bu soruya İnsanların çoğu tereddüt edip net cevap veremiyor. Ama unutmamak lazım rekabet ve rakipler insanın doğasında hep olmuştur ve olacaktır. Peki, siz bir iş kuracaksınız sizce yaptığınız girişimin doğasında rekabet var mıdır? Bu konuda yapılan sayısız araştırmalar var ve araştırmalar bize pazarda batan firmaların neredeyse yarısı rakibi olmadığı için batmıştır. Eğer pazarda ihtiyaç olmayan bir işi siz kurmaya kalkarsanız büyük ihtimal siz de batarsınız.
Tabii ki çoğu kişi şu soruyu soruyordur; bir icat yapıldığında bu bir ilk ve daha önce kimse yapmamıştır. O zaman bu kadar icat nasıl oldu da tüm dünyaya yayılmıştır.
Aslında burada üzerinde durmamız gereken konu pazar ihtiyacı ve rakipler arasındaki ilişkidir.
Örneğin ilk araba olan Ford neden ve nasıl oldu hiç rakibi yokken dünya çapında bir başarı elde etmiştir. Evet, buradaki ince çizgi zaten taşıma için kullanılan at arabaları vardı ve Ford’un ürettiği arabalar at arabalarına rakip olarak ortaya çıkmıştır. Yani Ford rakipsiz değildi ve taşıma alanında da ilk defa ortaya çıkan bir taşıma aracı değildi.
En önemlisi de insanlar at arabası kullandıklarında birçok deneyimden faydalandı ve bu deneyimler pazarda ihtiyaç olan taşımaya yeni alternatifler meydana getirdi. Bu şekilde de Ford ve diğer araçlar bu şekilde pazarda ihtiyaç olduğu için ortaya çıkıp çokta başarılı oldular.
Bir girişimcilik fikri ortaya koyacağınız zaman işte, ilk soracağınız soru bu olmalı benim rakibim var mı? Pazarda bu fikre ihtiyaç duyuluyor mu? İşte o zaman çıktığınız yolun ne kadar anlamlı yada anlamsız olduğu konusunda bir fikir sahibi olmuş olursunuz.
Aslında birçok kişi ortaya koyduğu fikrin rakipleri olmasından rahatsızlık duyar, aksine bu durum daha güzel bir şey. Hatta daha fazla rakibin varsa bu daha güzel, çünkü ne kadar çok rakip olursa ortaya koyduğunuz fikrin pazarda, potansiyeli ve ihtiyacı vardır demektir.
Tabii ki çıkacağınız yolda sizi birçok zorluk bekliyor en azından ortaya koyacağız fikrin alıcısı olması birinci adımı sağlam şekilde atmanızın olanağını sunmuş olacaktır.
Rakiplerinizin olması sizin fikriniz açısından ne kadar önemli olduğunu anlamışsınızdır sanırım. Unutmayın rakibiniz yoksa sizde yoksunuz.
Peki, rakiplerinizin olması güzel, fakat rakip analizi yapmak için neler yapabilirsiniz? İşte size can alıcı birkaç soru;
- Rakipleriniz kim?
- Rakipleriniz ne kadar popüler?
- Rakipleriniz tam olarak neler yapıyor?
- Rakiplerinizin takımları kaç kişiden oluşuyor?
- Rakiplerinizin hedeflediği il, bölge ve ülkeler nelerdir?
- Rakipleriniz kendini nasıl ifade ediyorlar?
- nasıl kazanç elde ediyorlar?
- Rakiplerinizin yatırımcıları var mıdır?
- Rakipleriniz en çok hangi yönleri ile öne çıkıyor?
- Rakipleriniz kaç yıldır bu işi yapıyor ve nasıl bir yol izlemişler?
- Rakipleriniz yaptığı işte ne kadar bir pazara sahiptirler?
…
Tabii ki bu soruları çoğaltmakta mümkün; ama en can alıcı sorular genelde bunlar. Bu soruların hepsini cevaplarını belki öğrenmek zor ama unutmayın Amerika'yı yeniden keşfetmeye de gerek yok. Rakipleriniz size bir yol göstericidir bir nevi bir rehberdirler.
İlk akıllı telefon Nokia tarafından 1996 yılında piyasaya sürüldü. O yıllarda nokia muhteşem bir başarı elde etti birçok model telefon piyasaya sürdü ve dünya pazarında en büyük payı elde etti. Tabi ki yaklaşık 15 yıl süren bu Nokia başarısı 2007 de ilk Iphone’nın ortaya çıkması ile birlikte akıllı telefon pazarı içinde bir cesaret ve bir başlangıç oldu. Evet, nokia’nın 1996 da çıkardığı telefonu saymazsak akıllı telefon pazarı Iphone ile başladı. Burada akıllıca davranış sergileyen Apple oldu çünkü ortada muazzam bir telefon pazarı vardı ve bu pazarın ihtiyacı olan yeni bir ürünler sunuyordu, tıpkı at arabasından Ford’a ilk geçiş gibi. Evet, pazarda Nokia, Sony Ericsson, Blackberry, Samsung, Motorola vb. ciddi rakipler vardı.
Burada kesin olan bir şey vardı, pazarda rakipler var, ihtiyaç duyulan ürünler var yani benzer ürünleri pazara sunmakta hiçbir sıkıntı olmayacaktı. İşte Iphone’nın muhteşem başarısı ve şuan dünyanın en değerli markası olan Apple’n bu ürünü pazara sunmasının hikayesini tüm dünya öğrenmiş oldu.
Benzer fikirlerin başarıya nasıl ulaştıklarını öğrenin, sizde o yolda kendinize özgü yöntemlerle ilerleyin. Zaten fikrinizin rakibi yoksa siz de yoksunuz demiştik o zaman da başka yola başka fikirlere yönelin. Fikrinizin rakibi varsa doğru yoldasınız demek o zamanda kendinize özgü yöntemlerle fikrinizi geliştirip pazarda ciddi bir yer edinmeye bakın.