Erdal Aksoy
Turcas Petrol
Yönetim Kurulu Başkanı
"Servet sahibi olmanın yolu konjonktürü iyi takip etmekten geçiyor. İkinci adım ise doğru fırsatları yakalayıp bunları uzun vadede sürdürülebilir yatırımlara dönüştürmek. Para zorla değil, zamanla, sabırla, planlamayla, teknolojik üstünlükle, doğru uluslararası ortak ve doğru zamanlamayla kazanılır."
Recep Konuk
Konya Şeker
Yönetim Kurulu Başkanı
Pankobirlik
Genel Başkanı
"İki günü birbirine eşit olan ziyandadır, Hadis-i Şerifi benim yatırım ve iş felsefemin temelidir.
Neden olamayacağını izah etmek yerine, nasıl olacağını düşünmek, risklerden korkup sinmek yerine fırsatlara odaklanıp büyümek önemli. Belli kalıplar ve ezberlerle kendinizi sınırlamayın. Daha önce 'birileri yapmadı' diye bir iş yapılmayacak ya da 'başkaları o alanda var' diye o alanda boşluk yok anlamına gelmez. Dünyaya riskler ve tehditler penceresinden bakılırsa girişimci olunamaz. Olanlar ise büyüyemez. Fırsat penceresinden bakarsanız, çok şey göreceksiniz."
Mahmut L. Ünlü
Ünlü & Co.
Yönetim Kurulu Başkanı
"Her seferinde tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yok. İnsanların hayat hikâyeleri ve şirket tarihçeleri bana hep ışık tuttu. Bilgisizce yapılan her türlü yatırım, her ortamda risklidir. 'Yeni başlayanlar' için tavsiyem 'güvenemediğiniz veya ahlaki değerlerinden şüphe duyduğunuz kişilerle sonucu ne kadar cazip görünürse görünsün asla ve asla iş yapmayın."
Hasan Aslanoba
Aslanoba CapItal
Kurucu Başkanı
Aslanoba Gıda
Yönetim Kurulu Başkanı
Hazine Müsteşarlığı onaylı Türkiye'nin ilk resmi melek yatırımcısı, Ocak 2013'ten bu yana bir kısmı ABD'de olmak üzere 48 İnternet girişimine, kişisel servetinden tam 44 milyon dolar aktardı. Erikli Su'nun eski sahibi Hasan Aslanoba, bu haliyle Türkiye İnternet dünyasının en güçlü yatırımcısı konumunda. Üstelik yaptığı yatırımların en az 15'i şimdiden ilk değerlemelerini ikiye hatta üçe katlamış durumda. Aslanoba'nın yatırım felsefesi bu kadar hızlı davranmasını çok net açıklıyor: "İnternetten korkma, geç kalmaktan kork".
Bir yatırımcı olarak stratejisini kurarken en çok etkilendiği kişinin ise Apple'ın kurucusu Steve Jobs olduğunu anlatıyor. Jobs'ın "Bir lider ile takipçisini ayıran en önemli şey, inovasyondur" sözüne gönderme yaparak "Steve Jobs, ürün ile iş modeli inovasyonunu birleştirerek muazzam bir değer yarattı. Ancak ben mühendis değilim dolayısıyla yatırımlarımın çoğu iş modeli inovasyonu odaklı. Hiç şüphesiz pek çok büyük şirket farklılık yaratan iş modelleriyle öne geçmiştir, altta kullanılan teknoloji ise çoğu kez araçtır."
Aslanoba, İnternet'e çok inanıyor. Hatta iş hayatına yeni girmiş olsa mutlaka San Francisco'ya gidip en az üç sene bilgi, tecrübe ve kişisel ağını geliştireceğini daha sonra Türkiye'ye dönerek bir start-up kuracağını söylüyor. Ve bugünün iş dünyasında en iyi fırsatların İnternet tabanlı iş modellerinde olduğunu düşünüyor. Bu alanda bilgi seviyesine güvenmeyenlere risk sermayesi fonlarını öneriyor. "50 veya 250 milyon dolarınız varsa" diyor, "Çok iyi bir ekip kurarak yeni ekonomi şirketlerine, ancak çok sayıda şirkete riski dağıtarak yurtiçinde ve yurtdışında yatırım yapın."
Buna karşılık -günümüz temayüllerine pek uymayacak şekilde- en riskli yatırımı alışveriş merkezleri olarak görüyor. Pek çoğunun (lüks markalar taşıyanlar ve restoran, fitness gibi sosyalleşme fırsatları sunanlar hariç), e-ticaret nedeniyle beş 10 sene içinde çok fazla etkileneceğini düşünüyor. Peki İnternet riskli değil mi? "Oyunun kuralı bu" diyor, "Bazı yatırımlarım gelecekte belki 10 mislinden fazla getiri sağlarken bazılarının da kapanacağını bilerek devam ediyorum."
Bu işten kazanacağı parayı ise pek önemsemiyor. "Para benim için sadece daha fazla yatırım yapabilmeme yardımcı olan bir araç" diyor ve ekliyor: "Zaten hayat standartlarım iyi bir seviyede, bunun da üstüne çıkmaya çalışmak çevre kirliliği ve israf anlamına geliyor." Aslanoba'nın girişimcilere tavsiyesi ise bir an önce harekete geçmeleri: "İşin başında olanlar ürünlerini mükemmelleştirmek için çok zaman ve para harcamasınlar, 'Yalın Start-up' anlayışı gereğince, asgari temel özelliklere sahip ürünleriyle hemen müşteriden geri dönüş almaya başlasınlar. Unutmasınlar, yerleşik büyük şirketler, bir iş modelini uygularken startup şirketler, fark yaratan bir iş modeli araştırıyor konumundadır. Araştırmalarında en önemli kaynak ise bizzat müşteriden topladıkları geri dönüşlerdir" diyor.
Hasan Ulusoy
Ulkar Holding
Yönetim Ku rulu Başkanı
"Parayı kazanırken dikkat et! Harcarken zaten gideceği yeri bulur..." Yıllar önce bir büyüğünden gelen bu nasihat, Türkiye'nin yerli sermayeli en büyük ilaç şirketlerin biri olan Nobel İlaç'ın sahibi Hasan Ulusoy'un 30 yılı aşan iş hayatının yol gösterici mottosu…
Ailesinin 1950'lerde İstanbul, Beşiktaş'ta iki eczane ile kurduğu işi 1990'da devralan Ulusoy'un Nobel İlacı, 24 senede 300 milyon lira ciroya ulaşan bir ilaç devi haline geldi. Bugün Nobel, yurtdışında üretim yapan ilk ve tek Türk ilaç şirketi konumda. Ve bunu da henüz 1992'de, Ulusoy'un yeni pazarlar yaratmak için Türk Cumhuriyetleri'nde mekik dokumasına borçlu.
"Ben bu işe altı yaşımda eczanede paket sararak, şişe yıkayarak başladım. Sıfırdan başlasan, yine işi yüreğimde hissedebileceğim bir 'mutfakta' yola çıkmak isterdim. İşi bilmek, çalışmak, azim, sorumluluk duygusu ortam nasıl olursa olsun vazgeçilmez değerlerdir" diyor. Yatırım felsefesini ise "karlı görünen, riski öngörülebilir, değerlerimize, ilkelerimize uygun yatırım" şeklinde özetliyor. Bildiğiniz, severek yaptığınız, ekonomik karşılığı da olan işe girmek Ulusoy'a göre her zaman için doğru bir yatırım.
"Benim için bu alan tabii ki ilaç ve sağlık" diyor. Ulusoy'un bugüne kadar yaptığı en iyi yatırımsa yurtdışına açılma kararının ardından yaptığı Orta Asya yatırımı olmuş. Önümüzdeki dönemde de en önemli yatırım fırsatlarının gelişen pazarlardan çıkacağını düşünüyor. Yılların tecrübesinden işe yeni başlayacak girişimci ve yatırımcılar için "asla yapmayın" dediği önemli tavsiye ise "dürüstlük, güven, samimiyet gibi değerleri asla kaybetmemek." Çünkü ona göre gerisi tekrar kazanılabiliyor.
Dr. Sani Şener
TAV Grubu CEO
Sani Şener tam 17 yıldır TAV Grubu'nun stratejisine yön veriyor. TAV onun yönetiminde bugün kendi alanında dünya devi bir şirket. TAV, sadece son beş yılda karlılıkta yüzde 3 bin 700, satışlarda yüzde 76,9, aktiflerde yüzde 90,21 büyüme hızı yakalandı. Çokuluslu bu yapının hem ortağı hem de CEO'su olan Şener, yatırım felsefesini "görülebilen ve ölçülebilen risklerin alınabildiği yatırımlar" olarak özetliyor. Buna, ailesinden gelen dürüst ve çalışkan olmak, ülke çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmak değerlerini ekliyor. Bugüne kadar yaptığı en iyi yatırımı "kuruluşundan bugüne kadar her adımında olduğum bir yatırımlar dizisi" diye tanımladığı TAV Havalimanları olarak gösteriyor.
Şener'e göre -sadece bu dönemde değil, her zaman- risk almamak için sepet yapmak gerekiyor. Döviz, emlak -kesinlikle arazi-, borsa, tahvil, bono; hepsine biraz biraz yatırım yapmanın en doğrusu olduğunu söylüyor. "Hep kazananı yakalamanız mümkün değil. Yakalasanız bile sürdürebilir değil. Onun için bu ilahi dengede siz de dengeli yatırım yapmalısınız" diyor. "1, 50 ve 250 milyon doları olan birine yatırım tavsiyeniz ne olurdu?" sorusuna ise farklı bir bakış açısı getiriyor: "1milyon doları olan herhangi birine finansal enstrümanlardan bir sepet yapmasını öneririm. Hedefi de sermayesine dolar bazında yılda yüzde 15 eklemek olmalı. 50 milyon ve 250 milyon doları sermaye olarak koyabilecek şirketler, bu miktarların iki katı da borçlanabilirler. İlki 150 milyon dolarlık, ikincisiyse 750 milyon dolarlık bir yatırıma girebilir.
Ülkemizde bu miktarda parası olan yatırımcılar istihdam yaratacak projelere girerlerse hem sermayelerine karşılık para kazanır hem de ciddi istihdam desteği verir."
Bu bakış açısıyla önerisi tarım, teknoloji ve ulaştırma sektörleri… Ayrıca özel sermaye fonlarını da bir diğer akılcı yatırım yolu olarak görüyor. "Böylece farklı birçok sektördeki şirketlere tek bir kanaldan yatırım yapma imkanı bulunabilir" diyor.
Girişimci ve yatırımcılara önerisi ise risklerini iyi hesaplamaları. "Borçlanma metotlarına, miktarına, geri dönüşlere ve risklere çok iyi bakmak gerekiyor. Yüzde 100 borçlanarak alınan, finansmanını bile geri ödeyemeyecek işler çok ciddi zararlar verebilir. Girişimcilerin finansal ve operasyonel raporları çok iyi okuyabilmeleri gerekiyor" diyor.
Emre Kurttepeli
Mynet
Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye'nin en büyük yerel içerik portalı Mynet'in patronu 1996'dan bu yana içinde olduğu İnternet işinde göz kamaştırıcı bir portföye sahip: Tamamı son altı yıla sığdırılmış ve tahmini piyasa değeri 75 ila 100 milyon dolar olan 24 yatırım, 30 milyon dolar fon büyüklüğüne sahip bir risk sermayesi şirketi ve piyasa değeri 100 milyon doları aşan Mynet... Ailesi İpragaz'ın kurucularından olsa da, Türkiye'de servetini İnternet'ten kazanmış en zengin kişi muhtemelen…
Kurttepeli, iş hayatının dönüm noktasını aile şirketinden ayrılarak kendi işini (kurumsal İnternet servis sağlayıcı Fornet) kurması olarak görüyor. "İlerlemenin olabilmesi için yeni nesillerin öncekilerin belirledikleri çerçeveden çıkabilmesi gerekir. Tabii ki tecrübeli kişileri dinlemek lazım ama her nesil kendi doğrularını bulmak ve uygulamak zorunda. Ben de kendi işimi kurmaya karar verdiğimde babam istememesine rağmen bana mani olmaya çalışmadı hatta destek verdi ki bu, iş hayatımın dönüm noktasıdır" diye anlatıyor.
Zaten bugün işe sıfırdan başlayacak olsa yine aynı şeyi yapacağını söylüyor. Silikon Vadisi veya New York bağlantılı başlayacağını, muhtemelen de 5- 10 yıl sonrasının çok popüler olacağına inandığı ürün ve servisler üzerinde çalışan bir girişimci olacağını düşünüyor.
18 yılda yarattığı servete ve değere baktığında ise başarının sırrını uzmanlaşmakta görüyor. Her fırsata, kaçırmamak için atlamanın en büyük hatalardan biri olduğuna inanıyor. "Her yerde, her zaman sayısız fırsatlar olacaktır. Bu yüzden başarıyı, neye 'evet' dediğinizden çok neye 'hayır' dediğiniz belirliyor" diyor ve yatırım felsefesini tek cümleyle özetliyor:
"Herkes 'doğru yatırım aman kaçırma' diyorsa, geç kaldın demektir." Yatırım için Amerika kıtasını işaret eden Kurttepeli, risklerin ise enstrümanlardan değil, kişilerin bilmediği, hakim olmadığı alanlara yatırım yapmasından kaynaklandığını düşünüyor. Zaten bir işi tutkuyla yapmaya çok önem veriyor. Bir işin başarısının başlangıç sermayesiyle ilgisi olmadığını, aynı iş kolunda rakiplerine göre az bir sermayeyle kurulan ama daha başarılı olmuş firmaları hatırlatarak vurguluyor. "Mynet'i 120 bin dolarla kurdum. Aynı dönemde 100 milyon dolara yakın sermayeyle kurulmuş Ixir, Superonline gibi şirketlerden kat ve kat daha büyük noktaya geldi" diyor.
Paranın daha kolay hata yapmaya imkan verdiğini söyleyen 47 yaşındaki Kurttepeli, gençlere ise "Tutkulu olmadığınız, keyif almadığınız işi kesinlikle yapmayın" öğüdünde bulunuyor.
Sina Afra
Markafoni
Kurucu Ortağı
Türkiye Girişimcilik Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı
"Türkiye İnternet aleminin en başarılı girişimcisi kimdir" sorusunun birçokları için tek bir yanıtı var: Sina Afra. Markafoni'nin kurucu ortağı, son altı yıl içinde 200 milyon dolar piyasa değerine sahip bir e-ticaret grubu inşa etti; Markafoni dışında beş farklı ülkede 10 şirket kurdu; yatırım şirketiyle 17 girişime melek yatırımcı oldu; Türkiye'nin en etkin melek yatırım ağlarından Galata Business Angels'ın (GBA) kuruluşunda yer aldı. Bunların yanına TÜSİAD üyesi oldu; Endeavor Türkiye'nin yönetim kuruluna girdi ve Türkiye Girişimcilik Vakfı'nın başkanlığını üstlendi. Afra iş hayatındaki hikayesinin temelinde "her zaman büyük düşünmek ve ufak adımlar atmak" felsefesinin yattığını söylüyor. "Başta babam olmak üzere iş çevremden aldığım nasihat, zaman içinde her adımımda dikkate aldığım belirli bir bakış açısı geliştirmemi sağladı" diyor. Afra, Markafoni'deki hisse satışları (geçen nisanda Markafoni'deki tüm hisselerini sattı) ve kurduğu girişimlerin piyasa değerlerindeki artıştan kaynaklanan ve tam miktarını açıklamadığı bir servet edindi. Ama ona göre servet edinmek hiçbir zaman hedef olmamalı.
"Öyleyse" diyor, "yanlış bir motivasyonunuz olduğunu söyleyebilirim. Sevdiğiniz işi, iyi insanlarla yapınca başarı kendiliğinden geliyor. O da maddi olarak tatmin edici bir sonucu da beraberinde getiriyor." Bugüne kadar kazandığı paranın ise kendisi için "yatırımları veya girişimlerindeki başarının bir göstergesi" olduğunu söylüyor.
En iyi yatırımını ise "elbette Markafoni" diyerek işaret ediyor ve ekliyor: "Bugüne kadar yaptığım en iyi işlerin kendi girişimlerim olduğunu düşünüyorum." Altı sene öncesine bakarak bugün işe sıfırdan başlasa, yine teknolojiye yatırım yapacağını ama bu kez çok daha geniş bir vizyon ortaya koyarak Türkiye merkezli ama birkaç ülkede birden faal olan bir girişimi hayata geçireceğini söylüyor.
Yatırımcılara Türkiye'den vazgeçmemeyi ama her sektörde bulunmayı değil, belli alanları takip etmelerini öneriyor. Kast ettiği bu sektörler ise 50 milyon doları olan bir yatırımcı için enerji, İnternet ve üç boyutlu yazıcılar... "1 milyon dolarınız varsa bankaya götürün" diyor, "250 milyon dolarınız varsa da paranın yarısını hibe edin, ülke namına güzel birşeyler yapın."
Girişimcilere ise "başkalarının tavsiyelerine çok kulak asmayın" önerisinde bulunuyor: "Kendi deneyimlerinizi edinin; gerekirse bunun bedelini siz ödeyin ama yolunuza devam edin."