Geleceğin güvencesi eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır. Öğretmen bir toplumun en temel taşıdır ve öğretmenlik mesleği de en kutsal mesleklerin başından gelir. Heykeltıraş mermere ne ise; öğretmen de çocuğa odur. Bir toplumun uygarlık düzeyi ve gelişmişliği öğretmene verilen değer ile ölçülür. Çünkü; Öğretmen doğan güneşe benzer. Etrafını aydınlatarak karanlıklara meydan okur. Peki, sizin öğretmen olma gibi bir hayaliniz var mı? İşte, sosyal bilgiler alanında ücretli öğretmenlikten koleje, köy öğretmenliğinden kitap yazarlığına kadar büyük deneyimler yaşamış ve başarılara imza atmış Hülya Ertenlice ile özel söyleşimiz…
Mesleğinizin tanımı - Görev yapılacak sektörler – pozisyonlar ve genel bilgiler nelerdir?
Öğretmenlik; eğitim ve öğretim kurumlarında öğrencilere istenilen seviyede bilgi, beceri veya bir sanatı, tekniği öğretme mesleğidir. Bu mesleği icra eden kimseye öğretmen denir. Bir nevi bir annenin çocuk yetiştirmesine benzetilebilir. Fakat bir öğretmen meslek hayatında belki de binlercesini yetiştirir.
Günümüzde hem devlette yani Milli Eğitim bünyesinde hem de özel sektörde mesleğimizi icra edebiliyoruz. Birebir özel ders vermemiz de mümkün. Ben sosyal bilgiler öğretmeniyim, fakat öğretmenlikte alan çok geniş ve fazla. Bunun için de seçeceğiniz alan lisede okuduğunuz bölümle alakalı olmalı. Mesela sayısal bölüm okuyan bir öğrenci üniversite sınavından aldığı yeterli puanla matematik, fizik, kimya ve biyoloji öğretmenliği seçebilirken, sözel bölüm mezunları ise Türkçe, çocuk gelişimi, sosyal bilgiler ve tarih öğretmenliği gibi bölümler seçebiliyor.
Mesleğinizi seçmede etkili olan faktörler neler oldu?
Öğretmenlik tercih etmemde okul çağlarında hayran olduğum öğretmenlerimden biri etkili oldu. O Türkçe öğretmeni idi bu yüzden Türkçe öğretmeni olmak için çaba sarfettim ama yarım puanla kaybettim. Daha yeni açılmış bir bölüm olan sosyal bilgiler öğretmenliğini de tavsiye üzerine yazmıştım o geldi. Tarih coğrafya ve vatandaşlıktan ibaret sanıyordum yanılmışım. Sosyal bilgiler ekonomi, antropoloji, arkeoloji, iletişim gibi birçok alanı kapsayan bir bölüm.
Mesleğinizin kolay/zor yönleri nelerdir?
Öğretmenlik çok meşakatlı bir meslek. O yüzden kolay yanı diye bir şey yok aslında. Toplumun gözünde şöyle bir algı var. Öğleye kadar yada öğleden akşama kadar (şuan tek devre olmaya doğru gidiyor) çalışan cumartesi pazarı tatil, yarı yıl ve yaz tatili, resmi tatiller derken bir dünya tatili olan bir meslekmiş gibi algılanıyor. Biz 6-7 saat sadece çocuğa bir şeyler anlatıp evimize dönmüyoruz. Müdür, müdür yardımcıları, diğer öğretmenler, veliler ve en önemlisi de öğrencilerle birçok problem yaşayıp bu problemleri çözmeye yönelik davranışlarda bulunmak zorundayız. Her yıl değişen müfredata ayak uydurmaya kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Öğrencilerimizin anne, babası, ablası ve abisi oluyoruz bazen. Eve döndüğümüz de okulda çözmemiz gereken problemlerle uğraşırken ne yazık ki kendi çocuğumuza bile vakit ayıramıyoruz.
Aslında en zor tarafı sadece öğrenciye ders anlatmaktan çok, herkese laf anlatmak… Müdüre, müdür yardımcısına, veliye, topluma… Birçok öğrenci velimden duyduğum laf;’’ Biz evde bir tanesine laf anlatamıyoruz Allah size yardım etsin!’’
İşinizin en sevdiğiniz tarafı nedir?
Yetiştirdiğim çiçeklerin çiçek açması. Yani hayatına bir nebze de olsa dokunmuş olduğum öğrencilerimin kendi ayakları üzerinde durabildiği bir meslek sahibi olarak karşıma çıkması. Emeklerimin boşa gitmediğini görmek her şeye değer…Öyle mutlu oluyorum ki…
Bize mesleğinizde 1 iş gününüzü anlatır mısınız?
Bu yıl ki iş günümden bahsedeyim. Çünkü her zaman olmasa da bu yıl devlet okulunda ücretli öğretmenlik yaptım. Ben sabah 7’de evden çıkıyorum ve 15 dakika sonra okulda oluyorum. Okul tam gün olduğu için öğleden sonra 2.30’da çıkıyorum. Hemen iki otobüs değiştirerek kursa geçiyorum yani asıl çalıştığım kuruma yani. Burada da 3-4 saatlik bir dersten sonra akşam 6.30 gibi kurstan çıkıp yine otobüse binip özel derse gidiyorum. 2-3 saat dersten sonra akşam eve dönmem saat 10’u buluyor. Tabi eve geldiğimde de oğlumla çok vakit geçiremiyorum. Çünkü ben böyle bir günde eve gelmişsem uyumuş oluyor genelde. O saatte bir şeyler atıştırıp bu kez de bilgisayar başına geçiyorum. Aynı zamanda yazarlık yaptığım için gece saat 2-3’e kadar bilgisayar başında oturduğum oluyor. Genelde 4-5 saat uyuyup aynı tempoya devam ediyorum hafta içinde. Özelde çalıştığım için sadece Pazar günleri tatil yapıyorum. Sınav dönemlerine yakın zamanlarda Pazar günleri de çalıştığım oluyor. Yoğun bir tempoda çalışıyorum yani.
Bu mesleğe sahip olmak için hangi okullarda okumak lazım – Bu mesleği seçmek için ne gibi eğitimler almak gerekiyor. –Eğitim verilen yerler ve süreleri nelerdir?
Aslında bu mesleği yapabilmek için eğitim fakültelerinde en az 4 yıl okumak lazım. Çünkü pedagojik formasyon almış olmak için bu şart. Fakat fen edebiyat fakültesi mezunları belli bir süre dahilinde belli üniversitelerden aldıkları formasyon dersleriyle devlette öğretmen olabilmektedir. En kötüsü de ücretli öğretmenlik adı altında iki yıllık yüksekokul mezunu kanatlı hayvan yetiştiricilerinin bile devlet okullarında öğretmenlik yapıyor olması…
Ben her mesleğin kendi eğitimi, beceri ve yeteneklerinin olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden öğretmen olmak isteyen hayalini öğretmenlik süsleyen öğrencilerimizin bu hayalini eğitim fakültesini okuyarak gerçekleştirmelerini istiyorum. Minicik yüreklerin, gencecik bedenlerin ruhuna ancak bu işi severek yapan meslektaşlarımın dokunabileceğine inanıyorum çünkü.
İşinizi yaparken karşılaştığınız zorluklar nelerdir? Zorlukları aşmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Milli Eğimimizin izlediği eğitim sistemi yüzünden ne yazık ki öğrencilerin; ne yaparsam yapayım ders çalışmasam da okula uzun süre gelmesem de geçerim düşüncesiyle dersleri de sabote ederek öğretmeni hiçe sayan bir tavır takınıyor olmaları, velilerin bizi çocuk bakıcısı konumunda görmesi ve okul idaresinin bizleri öğretmenlik, mesleki yeterlilik ve yeteneklerimiz dışında başka şeyleri yapmak zorunda bırakması (eğitimin ücretsiz olduğu bir sistemde öğrenciden yazılı, temizlik vb. gibi paralar toplamak) gibi birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz.
Bu sorunları çözerken öğrenciye dersi sevdirmeye onunla arkadaş olmaya çalışıyorum. Genel olarak bunu da başardığımı düşünüyorum. Öğrencilerimin okul bitse de beni arayıp halimi hatrımı sormaları, sorunlarının çözümleri için benden tavsiye istemeleri bunu kanıtlıyor olsa gerek. Velilerle bir süre sonra bir aile oluyoruz. Çocukları için en iyisini istediğimi anlayınca da beni destekliyorlar.
Bu meslek alanında uzmanlaşmak isteyen kişide ne gibi özellikler olması gerekiyor?
Öğretmenlik başlı başına bir uzmanlık alanıdır. En başta sabır gerektiren bir meslek. Eğer bu alanda uzmanlaşmak isteniyorsa öncelikle çocukları sevmesi, sabırlı olması, formasyon bilgisine sahip olması ve öğretmen yeterliliğine sahip olması gerekir.
Bu meslek alanında uzmanlaşmak isteyen kişide ne gibi teknik özellikler olması gerekiyor?
Bir öğretmende olması gereken teknik özellikler daha öncede belirttiğim gibi öncelikle çocukları sevmesi, sabırlı olması, formasyon bilgisine sahip olması, öğretmen yeterliliğine sahip olmasıdır.
Bu meslek alanında uzmanlaşmak isteyen kişide ne gibi liderlik özellikler olması gerekiyor?
İyi bir öğretmen olmak için liderlik özelliklerinden vizyon sahibi, tutkulu, fedakar, inançlı, kararlı, tutarlı olması, örnek teşkil etmesi, güvenilir ve sabırlı olması gerekir. Bugünün eğitim sisteminde bir öğretmen özellikle öğrencilerine örnek olabilmeli ve sabır gösterebilmelidir.
Aylık ya da yıllık kazancınız ne kadar? Ek bir kazancınız var mıdır bu meslekte? Bu mesleği yapanlar ortalama ne kadar kazanmakta?
Ben özel de çalıştığım için kazancım yıllık, aylık, haftalık hatta günlük bile değişiyor. Bazen devlette çalışan bir kadrolu öğretmenin aldığı paranın iki katını kazanırken bazen de özellikle yaz tatilinde yarısını bile kazanamıyorum.
Genelde yaptığım ek işlerde öğretmenlik paralelinde. Çünkü biz eğitim fakültesi çıkışlı öğretmenlerin yapabileceği işlerin alanı dar ya da benzer alanlar. Özel ders veriyorum ek gelir olarak oda öğretmenlik. İki yıldır bunun yanında yazarlık yapıyorum. Oda öğretmenlikten kopuk değil çünkü sınavlarda öğrencilerin yararlanması için gerekli olan kitaplarla ilgili projeler yürütüyoruz.
Mesleğinizde ilerlemek mümkün müdür? Ne gibi kariyer imkanları mevcuttur?
Öğretmenlik mesleğinde ilerlemek tabi ki mümkün. Bunun için öncelikle kendinizi geliştirmeniz ve gelişmeye açık olmanız gerekir. Mesleğe öğretmen olarak başlayan biri müdür yardımcısı, müdür, şube müdürü hatta yeni milli eğitim bakanımız Ziya Selçuk gibi milli eğitim bakanı bile olabilir.
Mesleğinizin geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?
Eğitim sisteminde köklü değişimler yapılmadıkça öğretmenlik mesleğinde kısır bir döngü ve itibarsızlaştırma devam edecek. Bir ülke de öncelikle eğitim ve eğitimin içindeki unsurlara önem verilmelidir. Çünkü toplumları yücelten de dibe çeken de eğitimdir. Bir okulda kadrolu diğer okulda sözleşmeli başka bir okulda ise ücretli öğretmen çalıştırılmaktadır. Oysa bizim eğitim verdiğimiz öğrencilerimiz biri birinden kıymetli iken niçin çeşit çeşit öğretmen çalıştırılıyor? Eğitim sistemimizde ücretli öğretmenlik adı altında sosyal güvencesi olmayan, girildiği saat kadar para alınan tatil dönemlerinde ise ilişkisi kesilen bir öğretmenliğin olmaması gerekiyor. Ücretli öğretmenliğin kaldırılması öğretmenlik mesleğinin geleceği için önemli bir adım olurdu. Üniversite de bir hocamız şunu demişti:’’ İki meslek hata götürmez. Biri doktorluk. Eğer elin titrerse bir hastayı öldürürsün bunun geri dönüşü olmaz. Bir diğeri de öğretmenliktir. Eğer bir öğrenciyi yanlış yönlendirirseniz toplumun başına bela olur ki bunun da telafisi yoktur!..’’
Bu mesleğe sahip olmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler?
Daha öncede söylediğim gibi öncelikle yapmak istediği öğretmenliğe karar verip üniversite sınavına gireceği zaman o bölümü seçebileceği bir alanda okuyup eğitim fakültesi kazanarak en az 4 yıl okuması gerekir.
Mesleğinizin çalışma alanları ve iş bulma olanakları nelerdir?
Çalışma alanı çok geniş değil. Çünkü bir bölüm seçilip o konuda uzmanlaşılıyor. Mesela Türkçe öğretmeni olmak için Türkçe bölümü ile ilgili eğitim alıyorlar. Tek bir branşta uzmanlaştıkları için çalışabilecekleri alanlar yok denecek kadar azdır. Üniversitenin eğitim fakültelerinden mezun olan bir öğretmen adayı şuan öncelikle kısaltması KPSS olan sınavlara girmektedir. Branş öğretmenlerinin bu sınavın 3 oturumuna birden girmesi gerekiyor. Yüksek puanlar alarak birde son yıllarda getirilen mülakattan ve güvenlik soruşturmalarından geçmeleri lazım. Yani fakülte bitirince 3 yazılı sınav, bir mülakat birde güvenlik soruşturmasının ardından sözleşmeli olarak atanıyorsunuz kadro güvencesi yok artık.
Devlette çalışabilmenin dışında birde özel kolej, kurs ve öğretim kurumlarında çalışabilirler. Özelde çalışmak ise yoğun temposuna ve emeğinizin karşılığını tam olarak alamamanız bakımından düşündürücü.
Mesleğiniz ile alakalı okuyan öğrencilere tavsiyeniz nedir? Staj için önerileriniz nelerdir?
Eğitim fakültelerinde okuyan öğrencilerin okudukları süre boyunca öğretmen olarak çalışabilmeleri için önlerine konulan sınavlar için hazırlık yapmalarını öneriyorum çünkü bu sınavlardan kaldığı sürece ataması yapılmayacak her yıl bu sınavlar için tekrar tekrar ders çalışması gerekecek bu yüzden en baştan bu konuda çalışıp hazırlıklı olmalılar.
Bu mesleği gönül rahatlığı ile herkese önerebilir misiniz?
Çok kutsal bir meslek olmasına rağmen ne yazık ki çevremde de öğrencilerime de önerdiğim bir meslek değil. Fakülte bitirince açıkta kalmayacağı bir branş tercih ettiği sürece çokta müdahale etmiyorum ama önü kapalı alımın olmadığı bölümlere öğrencilerimi yönlendirmiyorum. Yine de öğretmen olma hayali olan herkesin bütün zorluklara rağmen hayalini gerçekleştirmesini de desteklerim.
Bu mesleği seçmeseydiniz hangi mesleği seçerdiniz? Neden?
Bu mesleği seçmeseydim avukat olmak isterdim. Hatta üniversite sınavına girdiğim ilk yıl ilk tercihlerimi hukuk fakültesi olarak yazmıştım. Puanım yeterli olmadığı için gelmemişti. Avukat olmak isterdim çünkü haksızlığa gelemediğim için konuşmam gereken bir durum olduğunda mutlaka konuşurum. Genelde de haklı çıkarım. Fakat öğretmen olmayı da çok istiyordum ve bu hayalimi de gerçekleştirdiğim için çok mutluyum.
Kariyer Hikayem…”
2003 yılında Atatürk Üniversitesi Erzincan Eğitim Fakültesi sosyal bilgiler öğretmenliğinden mezun oldum. Ben ve arkadaşlarım sosyal bilgiler öğretmenliğinin ikinci mezunları olmamıza rağmen atamamız yapılmadı çünkü biz mezun olana kadar açık kontenjana tarih ve coğrafya bölümü mezunlarını yerleştirdiler. Bu yüzden hakkımız olan mesleğimize başlayamadık. 2004’ten bu yana köy öğretmenliği de dahil devletin bir çok okullunda ücretli ve vekil öğretmenlik yaptım. Köy öğretmenliği yaptığım yıllar öğretmenliğimin en önemli ve en değerli yıllarıdır.
Aileme katkım olsun diye mesleğimle alakasız alanlarda çalıştım. 2010’da hakkımla çalışıp ‘’Bu kez tamamdır!’’ dediğim KPPS sınavında kopya skandalı yüzünden mağdur edilince devlette çalışmaktan vazgeçip özele yöneldim. 2013’de Gaziantep Özel Seçkin Koleji’yle başladığım kariyer hayatıma şuan hala özel bir kurumda sosyal bilgiler ve inkılap tarihi öğretmenliği ile devam etmekteyim. Bunun yanında özel ders vermeye de devam etmekteyim.
2 yıl önce İnformal Yayınlarında başladığım yazarlık hayatıma sosyal bilgiler ve inkılap tarihi yazarı aynı zamanda ortaokul koordinatörü olarak devam etmekteyim. Yoğun çalışma temposunu ve yeni şeyler üretmeyi seviyorum.
Hülya hanım, bu güzel söyleşi ve değerli zamanınızı bizimle paylaştığınız için nkariyer ailesi olarak size çok teşekkür ederiz, iş hayatınızda başarılar ve mutluluklar dileriz. :)
Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler Öğretmeni , Hülya Ertenlice , Röportaj