Bir uçak kazası düşünün. Enkazın nedenini öğrenmek için öncelikle enkazın derinliklerine inilir. Ya da bir otobüs kazası düşünün hatanın nereden kaynaklandığına bakılır, enkazın en ince detayları incelenir. Bir yangın düşünün. Yangının nedenini öğrenmek için enkazın içine girilir, küller yeniden alevlenir.
Bir insan düşünün. Hayatı yaralarını yamalayıp sarmakla geçmiş, yorgun, tükenmiş. Bu insanın enkaz nedenini öğrenmek içinse ruhuna yolculuk yapılır ve kara kutular açılır.
Her insanın içinde bir kara kutu bulunur. Bir yanında olumlu kayıtlar diğer yanında olumsuz kayıtlar tutulur. Hepsi birer birer açılır ve dökülür yaşanmışlıklar. Okul yıllarından kalma, arka sıralarda korkulu bekleyişler. Çevreden, aileden beklenilen ama karşılanılmamış takdirler. Sınavlar, başarılar, başarısızlıklar, bir türlü gelmeyen bir hayali bitiş çizgisine doğru yarışlar. Sağında seni görmeden koşmaya devam eden insanlar, solunda seni geçmeye çalışan yarışçılar, önünde hedefine engel gördüğün ama seni hiç görmeden koşan insanlar, arkanda düşmüş ama elinden tutup kaldıramadığın onlarca insan. Ortasında 'sen'.
Durup düşünmeye hiç vakit bulamadan yarışa devam eder durursun. Bir vakit sonra bir taklitten öteye geçmeyen bir karakter oluşturur ve robotlaşan ruhunu sadece hareket ettirmeye devam edersin. Her tamamlanan hedef bir yenisini doğurur. Yeniden koşmaya devam edersin. Çünkü düşünmeden koşup durduğun hayatın içinde oluşturduğun kara kutu doldukça büyümeye devam eder. Olumlu olumsuz herşey içinde gizlenir. Mutlulukların, sevinçlerin, hüzünlerin saklanır ve zamanla kaybolur. Düşüncelerin duygularına, duyguların hayatına dönüşmüştür artık. Kontrolsüzce kaybederken kazandığını sandığın 'ben' birgün kaza geçirir ve enkazı incelemek için kara kutuyu açarlar.
Bugüne kadar hep yanında olduğunu sandığın bir 'sen' çıkar karşına. Başarıya koşarken içinde unuttuğun mutluluğun, sevincin, hüzünlerin. Bir bir dökülür ortaya. Yaşanmışlıklarla dolu yaşanmamış duygular. Sağlıklı bir insan olma hayali ile sağlıklı geçen yılların hiç yaşanmayışı, eğlence arayışındayken hayatın gerçekleri, aile sıcaklığının içindeyken en soğuk duygularda hedefe kilitlenme.
Tüm zorluklara rağmen başarılarla dolu bir enkazdır artık 'mutsuz insan ruhu'.. Hergün, heran içimizde saklanan mutluluk küçük bir gülümsemede gizlidir belki de. Fakat bizim kara kutumuzda çıkar ortaya.
Başarı eğer mutlu etmiyorsa ya yanlış bir hedef belirlemişizdir ya da hayati önem taşıyan mutluluğumuzu unutmuşuzdur.
İsterseniz dünyanın en başarılı insanı olun. Mutlu değilseniz mutlu edemezsiniz. İçinizde ki mutluluğu kara kutularda saklamayın ki gerçek bitiş çizginize ulaştığınızda yorgun, bitik bir bedenle kalmayın. Geçtiğiniz yollarda bıraktığınız mutlulukları yaşayacak gücünüz olsun. Unutmayın! Şükür edebildiğimiz tek bir neden mutluluk sebebimizdir.
Değişin, değiştirin ki düşüncelerinizi hayatınız değişsin..
Şimdi kendinizi korkmadan şu soruyu sorun. "MUTLU MUYUM?"
Anahtar Kelimeler: Fikriye Aygören , Mutluluk , Formülü