Her insan bir amaç uğruna yaşar. Çocukluk yıllarımızda okulumuzu başarı ile bitirmek, geleceğimizi aydınlatacak bir bölümü kazanıp başarı sağlamak, çevremizde ki insanlara başarılarımızı kanıtlamak, maddi özgürlüğümüze kavuşmak, bir aile kurmak, çocuk yetiştirmek, eşimize, dostumuza, aile bireylerimize yardımcı olabilmek, kimi zaman liderlik yapabilmek, kimi zaman ise onlarla aynı yolu izlemek. Örnekleri çeşitlendirirsek hepimizin büyük ya da küçük mutlaka bir amacı gerçekleştirmek için bir çalışma yürüttüğü ya da çaba gösterdiği ortadadır.
Bu yolda kimi zaman başarısızlığa uğrarız, kimi zaman ise başarılarımızı daha büyük başarılarla taçlandırırız. Fakat bazı insanlar başarısızlık karşısında tekrar ayağa kalkamaz bunu kabullenir ve amaçlarını unutur. Kimi insan ise başarıya giden yolun başarısızlıklardan geçtiğini bilir ve durmadan yoluna devam eder.
Hayatımız bir yoldur ve bu yolda hepimiz heran yeni kararlarla yola yeniden çıkmak isteriz. Bazıları aklında mükemmel fikirlerle bekler, bazıları harekete geçer. Harekete geçen insanlar daima bir adım öndedir. Fakat düşünenler harekete geçmekten çok işin zor yanına odaklanır, nasıl yapılacağını düşünür nasıl yapacağım diyemez. Motivasyonunu toparlamakla zamanını harcar. Beyin sürekli o işin en zor yanına odaklanır ve o iş harekete geçilmeden beynimizde hep sorunlarıyla kalır. Sürekli araştırmalar devam eder durur. Günler, haftalar birbirini kovalar ve zaman geçer gider. Tek bir cümleyle söyleyecek olursak,
"Bir işe başlamanın en büyük engeli o işe başlayamamaktır".
Bir işe başlamak, o işin neredeyse tamamını bitirmemizle eş değerdir. Bir işe adım atmak onun sonucunu görebilmek için sabırsızlanmak demektir. İşi bitirebilmek için bir rahatsızlık hali içinde olmamız demektir. Hep hareket halinde olmak demektir. Unutmayın, eylem her zaman bir sonucu doğurur. Böylelikle artık işi nasıl yapacağız düşüncesi ile değil, şimdi ne yapıyorum düşüncesine odaklanıp hareket halinde zamanımızı geçiririz.
Harekete geçmek çalışma isteğimizi artırır. Çalışmaya başlamadan önce kendimize en basit üç yöntemi belirlemek bizim daha kolay bir başlangıç yapmamızı sağlayacaktır. Mesela bu yazıyı yazacağım fakat başlamakta güçlük çekiyor ve sadece ne yazsam diye düşünüp zaman kaybediyorum. Oysa ki bir konu belirleyip, bu konu ile ilgili bir başlık bulmak beni anında yazmaya itiyor zaten. Küçük basit birkaç adımla yapacağımız işi maddelemek bizi daha kolay harekete geçirip, istekle çalışmamızı sağlayacaktır.
Yapacağımız işleri çevremizdeki insanlarla paylaşmak, onlara göstermek bizi daha çok harekete geçirecektir. Fikrine önem verdiğimiz insanlara anlatmak, onlardan yeni fikirler almak ve hatta onlara yapacağımız zamanı net söylemek bizleri adım atmaya daha çabuk itecek etkenlerden birisidir.
Başta da dediğim gibi hepimiz bir amaç uğruna yaşarız. Bunun için zamanımızı, emeğimizi, paramızı harcarız. Her zaman başarılı ile sonuçlandıramayabiliriz. Bu başarısızlıkların bize kazandırdığı ise hiçbir yerde satın alamayacağımız tecrübelerimiz olur. Her türlü yaşanmışlık birer kazançtır bize. Bunun için tek yapmamız gereken şey her zaman harekete geçmek olmalıdır.
Unutmayın! Hayatımız yalnızca bizim ona kattığımız değerle bir anlam bulacaktır. "Başarı her zaman son başarısızlığın ardından gelir".
Anahtar Kelimeler: Fikriye Aygören , Başlamak , Başarının Yarısı