Gezginin yolu bir köye düşer. Köyün ağası, gezgini evinde misafir eder. Yedirir, içirir. Akşam olup Gezgin yola çıkarken Ağa'ya döner: Ne güzel bir hayatınız var; der. Ağa sadece '' Bu da geçer'' demekle yetinir. Gezginin bu cevap çok hoşuna gitmiştir.
Aradan uzun zaman geçer. Bizimkinin yolu yine Ağanın köyüne düşer. Köylülere, Ağa'yı sorduğunda: O sene çok kuraklık olduğunu, Ağa'nın ürünlerinin; toprakta, susuzluktan yandığını; borçlarını ödeyemediği için de tüm mal varlığını satmak zorunda kaldığını, mallarını sattığı kişinin çiftliğinde uşaklık yaptığını öğrenir. Çok üzülmüştür. Ağa'nın yanına gider:
-Çok üzüldüm. Geçmiş olsun '' der.
Ağa'nın cevabı gezgini çok düşündürür.
- BU DA GEÇER...
Nasıl geçer, nasıl olur, bu nasıl kader, çok zor bir durum diye düşüne düşüne memleketine varır. Ama aklı eski Ağa, yeni Uşak'ta kalmıştır. İçi hiç rahat değildir. Geçmişte kendisine iyiliği dokunan bu adama yardım etmek maksadıyla soluğu köyde alır. Ancak Uşağı bulamaz. Çiftliktekilere sorduğunda ağanın öldüğünü, tüm mal varlığını minnet duygusundan dolayı Uşak'a bıraktığını, bizim Uşak'ın köyün yeni ağası olduğunu öğrenir. Sevinç içinde Ağa'yı bulur. Tebrik etmek ister. Ağa'nınsa verecek tek bir cevabı vardır:
-BU DA GEÇER…
Gezginin kafası karışmış halde evine döner. Her şey eskisi gibi yolunda. Daha ne olabilir ki diye düşünür gezgin. Ne demek bu da geçer???
Bu sözün şifresini çözmesi gerekmektedir. Mum ışığının titrettiği duvarlara bakarak hep bu sözü düşünür:
-BU DA GEÇER…
- Bu konuyu Ağayla konuşmalıyım diyerek yine yollara düşer. Köye gelir. Ancak Ağa'yı bulamaz. Köylüler karşıdaki düzlüğü işaret ederek bir mezar gösterirler. Ağa hayatını kaybetmiştir. Gezgin mezarın yanına gider. Mezar taşında bir tek cümle:
- BU DA GEÇER…
-Ölümden öteye köy var mı? Bu ne demek şimdi...
Dağılmış ve bitap bir halde evine döner. Artık bu sözün içeriğini anlatacak Ağa da yoktur. Mutsuzdur.
Gezgin iyice yaşlanmıştır. Ölmeden önce Ağa'nın mezarına gidip dua etmek ister. Günler süren yolculuktan sonra köye varır. Ancak Ağa'nın mezarı yerinde yoktur. Köylülere hışımla mezarı sorar. Köylüler; yukarı köye çok yağmur yağdığını, akabinde şiddetli bir sel geldiğini, mezarla birlikte köyün çoğunu süpürüp gittiğini, çok sayıda can kaybı olduğunu anlatırlar. Gezgin artık anlamıştır. Hayatta her şeyin geçici olduğunu. Geçmez denilenin geçtiğini, olmaz denilenin olduğunu, bitmez denilenin bittiğini...
Bu hepimiz için geçerli değil mi...
Bizi strese sokan hangi iş toplantısını atlatmadık ki...
Hangi hastalığı alt etmedik...
Acıdan öleceğimizi düşünürken kuvvetlenerek çıkmadık mı işin içinden...
Affedemem dediğimiz kimleri affetmedik ki...
Dün savaştıklarımızla Bu gün dost olmadık mı...
Geçmez dediğimiz ne kaldı bizimle...
Atıldığımız işten daha iyisini bulamayacağımızı düşünürken hayal bile edemediğimiz kapılar açılmadı mı...
O halde neden bu mutsuzluk...
Bu umutsuzluk neden...
Haydi: BU DA GEÇER; deyip kendimizi mutlu etmenin yollarına bakalım...