Sabah radyoda çalan müziğin sözleri dikkatimi çekti. Sadece iki cümlesi. Tarkan; kendinden emin, şifreyi çözmüş bir edayla:
''Başkası olma kendin ol, öyle çok daha güzelsin.'' diyordu. Şarkının diğer sözleri ve ritmi hiç önemli değildi o an için. Ne demekti; başkası olma? Defalarca dinlemişizdir belki de bu parçayı. Hiç düşünmeden, ne demek istiyor demeden. ''Kendin olmanın'' ne olduğunu bilmeden, ''kendin olmanın'' bizi nasıl güzelleştirdiğini sorulamadan. Nedendir bilmem bu iki cümle bir süre önce okuduğum bir yazıyı aklıma getirdi. Yazı yavru bir kartalın hayatını anlatıyordu:
Bir zamanlar bir kartal dağın en yüksek noktasına yuva yapmış. Bir müddet sonra dört adet yumurtası olmuş. Yumurtalar kuluçka dönemindeyken bir deprem olmuş ve yumurtalardan birisi, depremin yarattığı sarsıntıyla yuvadan yuvarlanarak dağın aşağısındaki tavuk çiftliğine kadar gelmiş. Çiftlikteki yaşlı bir tavuk kendi yumurtalarına benzememesine rağmen yumurtayı almış ve kendi yumurtalarıyla beraber kuluçkaya yatmış. Günü gelince yumurta kırılmış ve kartal yavrusu dünyaya gözlerini açmış. Çevresinde bir sürü tavuk olduğundan dolayı kendisini tavuk gibi görmüş ve tavuk gibi büyümeye başlamış. Kendini tavuk gibi gördüğü yetmiyormuş gibi çevresindekilerde ona bir tavukmuş gibi davranıyorlarmış. Buna rağmen bir süre sonra kendini sorgulamaya başlamış: Ben bu tavuklara benzemiyorum. Ben kimim?
Çiftlikte iğdiş edilme korkusu yüzünden de bu düşüncelerini kimseyle paylaşamıyormuş.
Diğer tavuklarla otlarken gökyüzünde uçan kartalları görmüş. Gayri ihtiyari
''Aman Allah'ım ne güzel uçuyorlar. Bende uçmak istiyorum'' diye haykırmış. Bunu duyan diğer tavuklar, ona gülmüş, alay ermişler.
''Sen tavuksun. Uçamazsın"...
O günden sonra gözlerini hiçbir zaman gökyüzünden ayıramaz olmuş. Uçan kartalları seyredip; ''Ben de uçabilsem, ben de göklerde süzülmek istiyorum, ben de ben de özgürce kanat çırpmak istiyorum'' demekten kendini alamaz olmuş. Bunu duyan tavuklar hep bir ağızdan
''Bu hayalden vazgeç, sen tavuksun. Hep tavuk olarak kalacaksın . Tavuklar uçamazlar''... diyorlarmış. Bu tür eleştirileri o kadar çok duymuş ki küçük kartal, artık o da inanmış tavuk olduğuna, hiç bir zaman uçamayacağına. Vazgeçmiş gökyüzüne bakmaktan, maviliklerde kanat çırpan kartalları seyretmekten. O saatten sonra yaşamını tavuk gibi sürdürmüş. Hayalsiz, uçmadan, yükseklere yuva yapmadan.
Bir tavuk gibi sürdürdüğü hayatının sonunda da bir tavuk gibi ölmüş.
Aslında bu küçük kartalın yaptığını hayatımızın değişik evrelerinde hepimiz yapmıyor muyuz? Oysa içimizden yükselen sesi takip etsek, o ne diyorsa onu yapsak ;
İşte o zaman kendimiz olacağız.
İşte o zaman çok daha güzel olacağız.
Çevremizdeki tavukların seslerine kulağımızı kapatalım. Rehberimiz içimizden yükselen ilahi ışığın sesi olsun. Sevgilerimle...
Anahtar Kelimeler: Fadime Veyiş , Kendin Ol Başkası Olma , Motivasyon , Kişisel Gelişim , Tavuk , Çiftlik