Buyurgan patronlar, enerjinizi emen iş arkadaşları, stres yüklü bir çalışma ortamı...Sizi çok sevdiğiniz işinizden soğutan bu etkenleri lehinize çevirerek, yeniden tutkuyla çalışabilirsiniz.
İş yerinizde işine hayranlık duyan, “Pazartesi sendromu”nun ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan çalışanlar var mı? Hem de sizin aklınız tatilde veya “Nasıl yapsam da işten biraz kaytarsam” sorularıyla meşgulken... Son yapılan araştırmalara göre yorgun düşüren iş yükü veya acımasız patronlar, çalışanların yüzde 75’inin iş yerinde mutsuz olmasına yol açıyor. Ama uzmanlar işinize yeniden aşık olmanın mümkün olduğunu ve nasıl yapacağınızı bilirseniz, bunun oldukça kolay olacağını söylüyor.
Genel olarak çalışma hayatına iki yönden bakıyoruz. Eğer işe yaramıyorsa tek çözümün istifa etmek olduğunu düşünüyoruz. Ama gerçek şu ki küçük değişimler bile dengeyi değiştirebiliyor. Böylece pozitifler, negatiflere oranla daha ağır basıyor. İşler zora girdiğinde ve rekabet sertleştiğinde ise gemiden atlamak her zaman emniyetli bir kurtuluş sunmuyor. Oysa işinizi yoluna koymak sizin için en tedbirli yaklaşım olabilir. Peki nasıl yapacağım diyorsanız, işte işinize yeniden, gönülden bağlanmanızın 5 yolu...
1- “İş yüküm çok fazla”
Güvenilebilir, istekli kişilere genellikle fazladan görev verilir. Bu durum, gurur verici gibi olsa da işin sonunu asla görememek, sizi kısa vadede başarı duygusundan yoksun bırakır. Gelecek dönemde de tükenmişlik hissi yaşamanıza yol açar.
Hedef odaklı kalın
Organize olmak, iş yükünüz kontrol edilebilir olduğunda önceliklerinizi sıralamayı kolaylaştırır. Ama projelerden bunaldığınızda diğer işler birikirken, sadece günlük krizlerle baş etmek veya telefonlara, e-postalara cevap vermekle uğraşmak yaşamınızı zorlaştırır. Bu tür durumlarda akılcı bir plan yapmak dengeleri değiştirebilir. Böylece iş yığınınız proaktif ve hedef odaklı hale gelir. Nasıl mı?
- Önünüze iki not kağıdı alın. İlkine, hem sizin hem patronunuzun başarmanız gerektiği konusunda hemfikir olduğunuz aylık hedefleri yazın. Örneğin, sosyal medya profilinizi geliştirmek veya üç yeni bağlantı oluşturmak. Bu kağıdı ulaşabileceğiniz bir yerde tutun, böylece sıkça bakabilirsiniz.
- Başka bir kağıtta ise yapılacaklar listesi oluşturun. Bunu günlük yapın. O günkü görevlerinizin ilk üçüne veya dördüne bakın. Yeniden aylık hedef listenize bir göz atıp, kendinize sorun: Bu görevler beni hedeflerime yaklaştırır mı? Eğer cevabınız hayır ise onları listenin aşağısına kaydırın.
İnternetin kölesi olmayın
Kendinize “e-postalarınızı belli aralıklarla cevaplama” kuralı koyun. Neden mi? Belki bir e-postayı okumak 30 saniye alıyor ama işinize yeniden odaklanmak için yedi dakika gerekiyor. Eğer e-posta kontrol etmek gününüzü bölüyorsa asla tam anlamıyla verimli olamazsınız. Çözüm için gün boyunca 15 dakikalık aralar ile e-postalarınızı okuyun, ardından kapatın. Ama iş arkadaşlarınızın bu yeni yaklaşımınızdan haberdar olduğundan emin olun. Böylece acil cevap bekliyorlarsa masanıza gelmeleri ya da telefon açmaları gerektiğini öğrenebilirler. Aynı davranışı sosyal medya için de uygulayın. İş alışkanlıklarınızı dikkatlice inceleyin. Eğer mesai saatlerinizi bu siteleri kontrol ederek geçirip, sonrasında telafi etmek için uzun saatler çalışmak zorunda kalıyorsanız kendinize bazı kurallar koyun.
"Patronunuz işlerin nasıl gittiğini sorduğunda, unutmayın ki nasıl hissettiğinizi değil, işe ne kazandırdığınızı bilmek istiyor."
2- “Patronum çok talepkar”
İşvereninizden şikayetçi olabilirsiniz ama unutmayın, işten ayrılmak çözüm değil. Yapmanız gereken ise içinde bulunduğunuz durumu doğru yönetebilmek!
Mükemmeliyete ulaşın
Patronunuz işlerin nasıl gittiğini sorduğunda, unutmayın ki nasıl hissettiğinizi değil, işe ne kazandırdığınızı bilmek istiyor. İnsanlar işlerinin ne kadar görülebilir olduğunu abartıyor. Eğer doğrudan onları bilgilendirmezseniz, başarı haberinizin patronunuza ulaşıp ulaşamayacağını da garanti edemezsiniz. Bu yüzden kendiniz hakkında konuşma fırsatını kaçırmayın. Aşağıdakileri düşünerek mükemmeliyete ulaşın:
1. Patronumun en çok önem verdiği şey...
(Örneğin, verimlilik, yaratıcı fikirler, müşteri ilişkilerini geliştirmek gibi...)
2. Son dönemde hedefleri desteklemek için yaptığım üç şey...
3. Patronumun bunları duyduğundan emin olmamı sağlayacak yollar...
Mutlu iş mantralarınız olsun
“Elbette, hangi işe ara vermemi istersiniz?
Patronunuz siz fazlasıyla doluyken başka bir proje almanızı istediğinde bu cümleyi söyleyin.
3- “İş arkadaşlarım beni delirtiyor”
Bir an için düşünün, sizin gününüzü hangi tip çalışanlar mahvediyor? Dırdırcı, negatif, dedikoducu...
Düşmanınızı çözün
Negatif insanlar desteğinizi en son iniltilerinde ister. Onlara sempati duyduğunuzu varsayın ama meşgulsünüz ve zaman ayıramıyorsunuz.
Kasvetli insanlar stratejinizin neden işe yaramadığını açıklamak ister. Onlara sorunu kendi başınıza bulmak istediğinizi söyleyin.
Dalgın insanlar çok fazla iş yüklenir, sonra da yardım ister. Onlara doğru yolu gösterin, sonra bırakın gitsinler.
Dedikoduya direnin
Uzmanlara göre ofiste dedikodu yapmak, işiniz için harcamanız gereken enerjiyi bitiriyor. Siz iyisi mi pozitif iş arkadaşlarınızla konuşun.
“Dış sesi” deneyin
Her tartışmanın üç tarafı olur: Sizin, diğer kişinin ve gerçeğin... Doğruya ulaşmak için, yaşadığınız olayın bir reality show programı için kayda alındığını hayal edin. Düşünün bir kere, programdaki dış ses ne derdi? Duyacaklarınız, sorunlarınıza çözüm bulmak için ihtiyacınız olan geniş görüş açısını açığa çıkarmanıza yardımcı olabilir.
Hayalinizdeki işe odaklanın
Yıllardır hayalini kurduğunuz işe ait ilanı kesin. Altı ila 12 ay içinde yeni bir işe başvururken, kendinizi hazırlamanız gereken üç değişikliğin listesini yapın. Bunun terfi almak veya şu anki işinizi geliştirmede size yardımcı olacağını unutmayın.
4- “Stres beni ele geçirdi”
Kendini kontrollü hissetmek, baskının pozitif güç mü, yoksa stres kaynağı mı olduğunu belirleyen en önemli faktör. Belki iş yükünüzü değil ama onu nasıl çözümleyebileceğinizi kontrol edebilirsiniz.
Zamanınız altın değerinde!
Hepimizin gün içerisinde en yüksek verimde çalıştığı iki-üç saat var. Enerjinizin zirve yaptığı bu dönemde kendinizi doğru programlamanız, hedeflerinize ulaşmada büyük önem taşıyor. Bu süreyi e-postalarınızı cevaplayarak harcamamaya özen gösterin. Verimliliğinizin zirve yaptığı zaman diliminden emin değilseniz, aşağıdaki maddelere bir göz atın:
Ceylan
Kendinizi sabahları enerji dolu mu hissediyorsunuz? O halde siz bir ceylansınız. Ceylanların en verimli dönemi saat 06.00’dır. Ancak enerjiniz saat 15.00’ten sonra bitmeye başlar. Bu yüzden önemsiz işlerinizi günün ilerleyen saatlerine programlamaya özen gösterin.
Ayı
Saat 15.00’e kadar ayılamıyor ama gece boyunca mutlulukla çalışıyorsanız siz bir ayısınız. O halde önemli işlerinizi gün sonuna erteleyin, normalden yarı yarıya daha çabuk yapacağınızı göreceksiniz.
Kaplan
Eğer sabahın ortasında zirve yapıp, yavaş açılanlardan, öğle vakti düşüşe geçip, akşamın erken saatlerinde yine en yüksek verime ulaşanlardansanız siz bir kaplansınız. Bu yüzden enerjinizin düştüğü saatlerde beceri isteyen, incelikli işlerden uzak durun.
İşini seven kadının sırları
- Kariyer treninin makinisti olun: Hayalinizdeki iş için duyduğunuz istek bile doğal olarak gitgeller yaşayabilir. İçine düştüğünüz zorlu krizleri, sorunları çözmek için fırsata çevirin.
- Kendinize hayranlık duyun: İç dünyanızda pazarlık yapmayın. Kadınların kendi zayıflıklarını belli etmek konusunda fazlaca iyi olduğunu unutmayın.
- Zihninizi temiz tutun: Ofise gelene kadar telefonunuzu açmayın. Sabahı açık bir zihinle geçirip, o gün neyi başarmak istediğinize odaklanın.
5- “Masamdan ayrılamıyorum”
Her pazartesi sabahı, mesai bitiminde ofisten çıkacağınıza dair kendinize söz veriyor ama yine de arkadaşlarınızla yaptığınız programı iptal edip, spora gitmeye zaman bulamıyor musunuz? Uzun saatler çalışarak iyi bir çalışan olduğunuzu düşünebilirsiniz, oysa araştırmalar bunun aksini söylüyor: Düzenli çalışma saatlerine bağlı kalanlar daha verimli oluyor.
Zekice düşünün
İş verimliliği konusunda yapılan çalışmalara göre; her işin spesifik (neyin kesinlikle yapılması gerektiğini bilmek), ölçülebilir (ilerleyişini takip edebilmek), ilgili (rolünüzle alakalı olması) ve zamanlanmış (kendinize bitiş süresi belirlemek) olduğundan emin olmanız gerekiyor.
Bir gün ayırın
Mesai saatinize her gün fazladan bir saat eklemeye ne dersiniz? Örneğin işe yarım saat erken gelin ve öğle tatilinden yarım saat erken dönün. Böylece cuma günkü iş yükünüzün bir hayli azalacağını ve hafta sonu eve iş götürmeyeceğinizi göreceksiniz. Bu sayede hem iş yerindeki verimliliğiniz artacak hem de doktor randevusu, alışverişe çıkma gibi kişisel işlerinize zaman kalacak.
90’ın sırrı
Uzmanlar, geç saate kadar çalışan ve sürekli mesai yapanların aslında işlerini erteleyenler olduğu görüşünü paylaşıyor. Eğer siz de bu tanıma uyuyorsanız, iki adımda çözüme ulaşın:
1- Telefonunuzdaki kronometreyi 90 dakikaya ayarlayın. Araştırmacılar günlük vücut saatinin yanı sıra ultradiyan adı verilen daha kısa süreli, 90 dakikalık enerji döngüleri belirledi. Bu döngüler molaya ihtiyaç duymadan ne kadar süre işe konsantre olunabileceğini gösteriyor.
2- Dikkatiniz dağılmadan 90 dakika boyunca işinize odaklanın, sonra durun. Zamanlayıcıyı tekrar ayarlamadan önce bir arkadaşınızı aramak, çay-kahve almak veya yürüyüş yapmak için en az 10 dakika ayırın.
Çoklu görevleri bırakın
Araştırmalar, çoklu görevlerde kadınların erkeklerden daha iyi performans göstermediğini ortaya koyuyor. Aslında farklı görevler arasında gidip gelmek verimliliğinizi düşürdüğü gibi, üzerinizdeki stres, gerginlik ve baskıyı da artırıyor. Bunun yerine her seferinde tek bir işe odaklanın. Anda kalın, her ne yapıyorsanız bütün dikkatinizi o işe verin. Sonra diğer işe geçin. Yapmanız gereken her şeyi aynı anda düşünmemeye çalışın. Bunun sizi panikletmekten başka bir işe yaramayacağını unutmayın.
Yapılacaklar
- Stresi yenin
- Zamanınızı kontrol edin
- Hedeflerinize odaklanın
- Mutlu olun