İnsan yaradılışı gereği duygularla yüklüdür ve her an her saniye bu duygular onun hayatını yönlendirir durur. Ne kadar akıllıyım da dese, mantıklı davranmaya çalışıyorum da dese çoğu zaman duyguları hep mantığının önüne geçer nedense…
İşte tam burada niyet devreye girer. Hep diyoruz ya ‘’ Niyetiniz kartallar gibi uçmaksa, sürüngenlerle düşüp kalkmayın; çünkü insan arkadaşına benzemeye meyillidir.’’ Hepimiz biliriz ki niyet elimizdeki malzemelerle çalışır. Elimizdeki malzemeler duygularımız ve mantığımızdır. Bizi vezir ya da rezil eden, olduran ya da öldüren. Tabiri caiz ise içimizi dışarı çıkaran, bizi diyardan diyara salan duygularımız ve mantığımız…
Tabii elimizde ki malzemenin iyiliğine ve sağlamlığına bakar yaptıklarımız ve sonumuz. Çünkü niyet bozulunca sözler sancılanmaya başlar…
Eğer niyetimiz bir altına ya da elmasa şekil vermek ise, ona uygun hassas alet edevatla çalışmalıyız. Marangoz aletleri ile değil. Eğer doğru olanı yanlış olanla düzeltmeye kalkarsak bozarız. Eğer tartımız bozuksa niyetimiz doğru tartmak bile olsa terazi bozuk olduğu için tartanın tartısına güven olamayacağını biliriz. Doğru bir niyetle başlamayan hiçbir şey, sahibine fayda sağlamaz ve zararından da asla kurtulunmaz. Fakat bazen bu zarar kişinin kendisini, bazen de çevresini yıpratıp üzebilir.
MÜCADELE+ SABIR= ZAFER
Mücadele edersin, sabredersin ve zafere ulaşırsın en güzel şekilde… Ama mücadelesiz bir başlangıç güzel bir sabrı da beraberinde getirmez ise zafere ulaşılması güçleşebilir.
‘’ İstiyorum demek, istemek değildir, harekete geçmektir.’’
OKYANUSA AÇIL!
DALGALARLA MÜCADELE ET!
YELKENLERİ ÇÖZ, RÜZGÂRI YAKALA…
Ortalama bir insan;
Görmeden bakmak da,
Duymadan dinlemek de,
Hissetmede dokunmak da,
Tatmadan yemek de,
Fiziki bilince ulaşmadan hareket etmek de,
Koku alma bilincine varmadan nefes almak da…
Yani bunca yapılan her şeyde kaçırdığımız niyetlerimiz… Bizim görmemize, duymamıza, hissetmemize, tatmamıza, hareket etmemize ve nefes almamıza engel olan niyetlerimizdir maalesef…
Yapılan işin sonu ne olursa olsun, o işi değerli kılan; bu işlerin ta en başında gönlümüzden geçiveren bir hayalle başlamasıdır. Bizi harekete geçiren, bizi değerli kılan, yaptığımız işe anlam kazandıran niyetimizdir. Bu bir umut, bir huzur hissi ya da iyilik arzusu olabildiği gibi bir hırsın tatmini, bedensel bir istek, konforu arzulaması olabilir. Çünkü niyetiniz size rengini verir. Ve unutmayalım ki kişinin bütün hücreleri, niyetinin enerjisini tanır. Ve ona göre hareket eder.
Yani sonuç olarak niyetimizin olumlu ya da olumsuz oluşu; ya önümüzdekileri dosdoğru görmemize ya da eksikleri ve yanlışlarını gözümüzün önüne serip güzellikleri gözden kaçırmamıza neden olur. Unutmayalım;
‘’Niyeti dümdüz olanın, yolları da dümdüz olur.’’…
Anahtar Kelimeler: Eğitim , Samimi Niyet , Doğru İnanç , Kişisel Gelişim , Gülser Ateş