Hayat içinde geçmişi, geleceği ve bugünü barındıran büyük bir gemidir. İnsan da bu gizemli geminin kaptanıdır. Hayat başlı başına yine gizemlerle dolu bir yolculuk ve deneyimdir aslında. İnsan dünde, bugünde ve yarında huzuru arayacak ve aramaya devam edecektir.
Hep söylemez miyiz?
Bir huzur istiyorum!
Evde huzur istiyorum!
İlişkimde huzur istiyorum!
İşimde huzur istiyorum!
İçimde bir huzur istiyorum!
Huzur istiyorum! Huzur istiyorum! Huzur istiyorum! …
Hayatta yaptığımız her ne olursa olsun, içten içe bir rahatlama, denge, güven içinde olma hali, mutluluk ve huzur isteriz.
Huzuru ararken hayata ve içindekilere nasıl ve nereden baktığımız bizler için çok önemlidir. Çünkü hayatımızdaki olaylar bakış açılarımıza göre can bulur ve bu bakış açıları ile ya mutlu olup güler, etrafımızdakileri de mutlu ederiz. Ya da mutsuz olup kendimiz ile birlikte etrafımıza da endişe ve karamsarlık tohumları ekebiliriz. Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan birinin sokaktaki çamuru, diğerinin ise gökteki yıldızları görmesi gibi.’’ Bu da en güzel örnek olsa gerek…
Bir gün halkı tarafından sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde sükûnetli bir göl vardır. Göl bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktaydı. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslüyorlardı. Resme kim baktı ise onun mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşünüyordu.
Diğer resimde de dağlar vardı; ama bu dağlar engebeli ve çıplaktı. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşanıyor ve şimşek çakıyordu. Dağın eteklerinde ise köpüklü bir şelale çağıldıyordu. Kısaca resim hiç de huzurlu gözükmüyordu. Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardındaki kayalıklarda çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık gördü. Çalılığın üstünde ise anne bir kuşun örttüğü bir kuş yuvası görünüyordu. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuş yuvasını kuruyordu. Harika bir huzur ve sükûn örneği!
Ödülü kim kazandı dersiniz?
Tabi ki ikinci resim. Kralın açıklaması şöyle idi:
Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur bütün bunların içinde bile her şeye rağmen yüreğimizin sükûn bulabilmesidir.
Mutluluğu ve huzuru yakalayıp, yüreklerimizin sükûn bulabilmesi temennisi ile…
Anahtar Kelimeler: Eğitim , Huzur , Huzur Nerede , En Huzurlu yer , En Huzurlu iş , Gülser Ateş