Finans ve iş dünyası dikkatini gittikçe doğuya yöneltirken, Asyalı şirketler de hızla global devlere dönüşüyor.
ABD araştırma şirketi S&P Capital IQ’ye göre, Fidelity International dünyanın en büyük çip üreticisi olan Taiwan Semiconductor Mfg.’deki (TSMC) hissesini artırma kararı aldı. Halen şirketin hisselerinde yüzde 1’in biraz altında bir paya sahip olan Fidelity, 2006 yılından beri TSMC’deki payını düzenli olarak artırıyor.
Bu da, dünyanın en büyük yatırım şirketi Fidelity’nin Asya’daki fırsatlarla ilgili olarak gittikçe heyecanlandığının göstergesi.
Asya’nın yatırımcılar nezdindeki statüsünün son on yılda ne kadar yükseldiğinin bir diğer göstergesi ise şu: Fidelity 2006 yılında Japonya dışındaki Asyalı şirketleri izleyen 22 analiste sahipken, bu rakam şimdi 50’ye ulaşmış durumda.
Artan etkinlik
Finans ve iş dünyası dikkatini gittikçe doğuya yöneltirken, Nikkei Asian Review da Asya’nın önde gelen şirketlerinin kapsamlı bir araştırması olan Asia300 sıralamasını başlattı. Asia300 ASEAN100 ve Hindistan40 hizmetlerini bir şemsiye altında toplarken Çin, Hong Kong, Tayvan ve Güney Kore’deki şirketleri de ekliyor.
Citigroup’un gelişmekte olan piyasalarda çok faal olduğu 2007 yılında Microsoft ve diğer ABD’li şirketler global piyasa değeri sıralamasına hakimdiler. Ancak o zamanlarda bile, Asyalı oyuncular yavaş yavaş ağırlıklarını hissettirmeye başlamışlardı. Finans hizmetleri sıralamasında, Industrial and Commercial Bank of China (ICBC) ikinci sıraya yerleşirken, Güney Koreli Samsung Electronics ise yarı iletken endüstrisinde ikinci sırayı aldı.
Bu trend 2008 yılındaki mali krizden sonra daha da hız kazandı. QUICK-FactSet’in 20 endüstriyi kapsayan piyasa değeri sıralamasında göre, halen Asia300 listesinde yer alan şirketlerden yalnızca 34’ü 2005 yılı sonunda ilk 30 arasındaydı.
Ancak Asyalı şirketler son on yılda ileriye doğru büyük bir hamle yaptılar. Ekim sonu itibariyle, 10 milyar dolar ya da üzeri değere sahip 377 şirket -dünyadaki toplamın yüzde 31’i-Japonya ve Okyanusya dahil Asya kıtasındandı. Bu rakam bu tür devlerin yüzde 35’ine sahip ABD’nin hâlâ gerisinde olsa da, yüzde 24’lük Avrupa’nın önünde. Oysa on yıl öncesine kadar Asya’nın payı yalnızca yüzde 20’ydi ve hem ABD’nin (yüzde 38) hem de Avrupa’nın (yüzde 31) gerisindeydi.
Son on yılda, Asya’nın bu alandaki büyümesi Japonya dışındaki şirketlerle gerçekleşiyor. 10 milyar dolar eşiğinin üzerindeki Japon şirketlerinin sayısı yüzde 11’den yüzde 9’a gerilerken, Asya’nın geri kalan ülkelerinden ve özellikle Çin’den bu değerin üzerindeki şirketlerin sayısı yüzde 9’dan yüzde 22’ye yükseldi. Asia300 tam da Asya’nın bu kısmına odaklanıyor.
Asyalı şirketler zaten halka arzlarda küresel lider konumundalar. Nitekim Thomson Reuters’a göre, en büyük dört halka arzın tümü de Asyalı şirketler tarafından gerçekleştirildi. Listenin tepesinde ise geçen yılki halka arzda 25 milyar doların üzeri bir gelir elde eden Ali Baba Group Holding yer alıyor.
Öte yandan, Asyalı şirketler başarılarının büyük bir bölümünü yerel ekonomilerinin büyümelerine borçlu olsalar da, halen gittikçe artan sayıda şirket global pazara açılıyor.
Güney Koreli LG Chem ABD’li elektrikli otomobil üreticisi Tesla Motors’a lityum-iyon pil tedariği için görüşmelerde bulunuyor. Eğer anlaşma sağlanırsa, LG Chem Tesla’nın tek pil tedarikçisi olan Japon Panasonic’e ciddi bir rakip olarak ortaya çıkacak.
Hong Kongl’lu CK Hutchison Holdings bu yıl İngiltere’nin iki numaralı cep telefonu markası olan O2’yi satın aldı. Şirketin Avrupa’daki varlığını büyütmeyi amaçlayan 15 milyar dolarlık anlaşma yasal yetkililerin onayını bekliyor.
.
Engeller ve zorlu rekabet
Ancak unutmamak gerekir ki, rekabet çift şeritli bir boy. Asyalı şirketler global düzeyde etkinliklerini artırmaya çalışırlarken, Amerikalı şirketler de Asya’daki varlıklarını pekiştiriyorlar.
ABD’li kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’a göre, ABD’li ilk 500 şirketin Asya’daki satışları 2008 yılında yüzde 6.4’lük bir paya sahipken, 2014 yılında toplamın içinde yüzde 7.8’lik bir orana yükseldi. Avrupa’daki satışların payı ise yüzde 7.5’le daha düşük bir düzeyde gerçekleşti
Asya Inc kurumsal yönetişim konusunu ciddiyetle ele almalı. Asia300 şirketlerinin büyük bir bölümü ya devlet kontrolünde ya da kurucu ailelerin denetiminde. Daha az zengin ülkelerde, güçlü bir liderlik için hükümete ya da şirket sahiplerine güvenmek dışında bir seçenek yok.
Şirketler borsaya açılıp da gelir elde ettiklerinde, faaliyetleri yakından takip altına alınıyor ve pek çok Asyalı şirket yatırımcılarla etkileşimde zorlanıyor. Nitekim Çinli Alibaba Group’un kurucusu Jack Ma Yun ABD’de haziran ayında yaptığı açıklamada, kendisine işleri sil baştan yapma hakkı tanınsa, şirketini asla halka arz etmeyeceğini söylemişti.
Bu arada, Güney Koreli Samsung da ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya. 1960’larda devletin cömert desteğiyle yayılmaya başlayan grup halen ülkenin açık ara birinci devi. 1990’lardan itibaren Samsung Electronics yarı iletken ve mobil telefonda global pazara hakim oldu. Ancak günümüzde, şirket akıllı telefon işinde Apple ve Çinli üretici Xiaomi’nin zorlayıcı rekabetiyle karşı karşıya. Samsung aynı zamanda yönetimini yeniden organize etmek için ABD’li yatırımcıların da baskısı altında.
Asyalı şirketlerin küresel düzeyde başarılı olup olamayacakları, geniş çaplı beceri ve deneyime sahip çalışan ve yöneticileri çekip çekemeyeceğine bağlı.
İspanya’daki IESE Business School’dan profesör Pankaj Ghemawat “Asya’nın en büyük şirketleri liderlik küreselleşmesinde lider değiller” diyor.
Ghemawat’ın 2013 yılında yaptığı bir araştırma Asyalı şirketlerin yalnızca yüzde 3’ünün tepe yönetimde yabancıları istihdam ettiğini gösteriyor. Genel olarak, yönetim kademesinin ise sadece yüzde 4’ü yabancı. Oysa dünya ortalaması sırasıyla yüzde 13 ve yüzde 15. Bu bulgular da Asyalı şirketlerin global pazarlarda önemli iş fırsatlarını kaçırabileceklerini ortaya koyuyor.
Asyalı şirketler Çin ekonomisindeki yavaşlamayı fırsata çevirebilir. Satranç taşlarını akıllıca dizerek ve yetenekli çalışanları işe alarak, tüm dünyada önemli isimlere dönüşme potansiyelini değerlendirebilirler.
Kaynak: Fortuneturkey
Anahtar Kelimeler: Asya , Nikkei Asian Review , Asyalı Şirketler , Girişimcilik , Girişimci