DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Küresel Çapta İnovasyona Önderlik Eden Kurum unvanını bir yıl boyunca taşımak, her baba yiğidin harcı değil" dedi.
EFMA 2015 İnovasyon Ödül töreninin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ateş, küresel yenilikçi banka sıfatını kazandıklarını ve bunun kendileri için Nobel ödülü anlamına geldiğini ifade etti.
Ateş, üç-beş sene sonra her türlü servis, hizmet verme türü ve satış modelinin değişeceğini öngörerek, bunun sadece bankacılık alanında değil diğer sektörlerde de görüleceğini dile getirdi.
Türkiye'den EFMA'ya 12 bankanın başvurduğunu, en fazla başvuru ve en fazla finale kalan ürün ve öneri ile Türkiye'nin son 3 yılın birincisi olduğunu anlatan Ateş, Türkiye'ye dünyanın en inovatör bankası ödülü ile dönmenin sevinç ve gururunu yaşadıklarını söyledi.
Ateş, banka olarak bütün ürünlerini tek bir platform üzerinden sunabildiklerini, bu ürünleri hem yurt içi hem de yurt dışında finans şirketlerine sattıklarını belirtti.
Bankalarda gelir-gider rasyosunun önemine dikkati çeken Ateş, dijitalleşmenin bu rasyonun aşağıya çekilmesinde büyük avantaj sağlayacağını vurguladı.
Ateş, bu rasyonun anlamını, "1 lira kazanmak için kaç lira harcıyorsunuz" şeklinde açıklayarak, şöyle devam etti:
"Bu rasyo yüzde 50 ise demek ki, 1 lira kazanmak için 50 kuruş harcıyorsunuz. Bankacılık sisteminde bu oran yüzde 45-55 bandındadır. Bizim yüzde 49-50 düzeyinde. Sektörün çağ değiştiren teknolojilerle bu oranı önce yüzde 40'lı, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde de yüzde 30'lu seviyelere düşürme gibi bir önceliği var. The Internet of Things (IoT) dedikleri 'nesnelerin İnterneti', makineler kendi aralarında konuşup kararlar verebiliyor. Böylece işlemler saniyeler içinde gerçekleşerek maliyetler düşüyor."
Ateş, yeni bir çağa ve döneme girildiğini, sadece bankacılık sektörünün değil, bütün ülkenin, kaynaklarını verimli kullanabilmesi için bu çağın içinde olması ve buna tutunması gerektiğini aktardı.
"Bu treni kaçıran uluslar çok geride kalacak" diyen Ateş, bir araştırmaya göre dünyada son on yıldaki keşiflerin, tarih boyunca yapılanlardan fazla olduğunu belirtti.
Ateş, 2020 yılında İnternet'e bağlı araç/cihaz sayısının 50 milyar düzeyine çıkacağının öngörüldüğünü, DenizBank'ın bunu görerek bu alanlarda yatırım yaptığını ve yapmaya devam edeceğini anlattı.
- "Teknolojilerimizi hem yurt içi hem de yurt dışına satıyoruz"
"DenizBank, ödül alan teknolojilerini yurt içi ya da yurt dışında satıyor mu?" sorusu üzerine ise Ateş, şöyle konuştu:
"Bizim Intertech adında bir şirketimiz var. Onun halihazırda 43 müşterisi var. 23'ü yerli ve 20'si yabancı. Yurt dışında Azerbaycan, Almanya, Dubai, Avusturya, Arnavutluk gibi ülkelere ürünlerimizi satıyoruz. Türkiye'de ise Ziraat Katılım, Albaraka Türk, Odeabank, Burganbank, Rabobank, Abank, Bank of Tokyo ürünlerimizi sattığımız müşterilerimizden birkaçını oluşturuyor. 43 sayısını yüzlere, binlere ulaştırabiliriz. Platformumuzu başta ülkemizdeki finansal ya da finansal olmayan kurumlarla paylaşıyoruz."
Ateş, mobil cüzdanın dünyada sıkça görülen bir uygulama olduğunun altını çizerek, DenizBank'ın mobil cüzdan uygulamasının hepsine göre daha üstün olduğunu savundu.
Mobil cüzdan için ödeme yaparken, orada bulunulmasına gerek duyulmadığını, telefon sahibi herhangi birisine para gönderilebildiğini, banka hesabı ya da kredi kartı zorunluluğu da olmadığı için DenizBank mobil cüzdan uygulamasının "muazzam" meziyetler barındırdığını vurguladı.
Ateş, Polonya'da 6 bankanın bir araya gelerek mobil cüzdan yaptıklarını ancak Türkiye'de iki bankanın bir araya gelemediğini belirtti.
"Küresel Çapta İnovasyona Önderlik Eden Kurum unvanını bir yıl boyunca taşımak, her baba yiğidin harcı değil" diyen Ateş, geliştirdikleri ürünlerin hem çığır açıcı hem de yenilikçi olduğuna işaret etti.
- "Dijitalleşmeye ayak uyduramayan gider"
Ateş, "Teknoloji çağına ayak uyduramayan bankalar sektörden elenecek mi? sorusu üzerine, 2001 kriziyle bankaların sektörden elenmesinin bugünkü değişimi sağladığını söyledi.
O dönemde bankaların aktiflerinin yüzde 60'ına yakınının hazine bonosu ve devlet tahvili olduğunu hatırlatan Ateş, bankaların sadece yurt dışından döviz borçlanıp, o dövizleri satarak TL'ye dönüp, hazin bonosu ve devlet tahvili alarak, onun üzerine oturulan bir bankacılık yaptıklarını anımsattı.
Ateş, bu dönemin 1980 ve 1990'lı yılların neredeyse tamamında sürdüğünü belirtti. Krizle 35 bankanın ticari hayattan çekildiğini aktaran Ateş, şunları kaydetti:
"Şimdi rekabet o kadar had safhaya geldi ki, bankaların öz kaynak karlılıkları yüzde 11'in altına geriledi. Bundan yüzde 8'lik enflasyonu da götürdüğünüz zaman bankaların reel büyümesine yeterli katkıyı sağlayamadığını görüyoruz. O zaman hissedar devamlı para basacak. Öyle de bir şey yok... Kazanmayan işe kimse girmiyor. Banka olarak biz yüzde 14 kazanıyoruz. Çünkü niş sektörlerimiz var. Ama yüzde 3-4 kazanan bir banka, yatırım cazibesini yitirdiği için çıkış yapabiliyor.
Dijitalizasyona uymama nedeniyle çıkışlar olabilir mi? Evet olabilir. Çığır açıcı teknolojiler maliyetleri aşağı çekecektir. Bu işi becerebilen ve beceremeyenler arasında maliyet farkı olacaktır. Gelirler de baskı altında olduğuna göre gelir-gider rasyoları özellikle bu tür teknolojileri uygulayıp maliyetleri çok aşağıya basan kurumlar lehine işleyecektir. Öbürleri zaman içinde tasfiye olur kanaatindeyim. Gelir-gider rasyosunu önce yüzde 40 ve sonrasında yüzde 30'lu seviyelere çekemediğiniz zaman o sektörde barınamama ile sonuçlanır."
Ateş, Türkiye'de bankaların dijitalleşme anlamında ciddi yatırımlar yaptığını, şimdilik bankalar için tasfiye sorununun uzak olduğunu ama her kim bu konuda yeterli gayreti göstermezse elemine olacağını da vurguladı.
- "Teknoloji satışından yılda 30 milyon dolar gelirimiz var"
Ateş, DenizBank'ın ürettiği teknolojilerden yılda 27-30 milyon dolar civarında satış geliri elde ettiği ve yaklaşık 18 milyon doların yurt içi, 9 milyon doların da yurt dışı gelirlerden oluştuğu bilgisini verdi.
"Biz bu teknolojileri geliştirmeseydik, yurt dışındaki rakiplerimiz bu teknolojileri bankalara satacaktı. Biz aslında döviz kazandırıcı bir işlem de yapmış oluyoruz" diyen Ateş, 850 kişilik mühendis kadrosu ile bu ürünleri ürettiklerini ve yılbaşında İstanbul Teknopark'taki yeni binalarına taşınacaklarını ifade etti.
Ateş, Türkiye'de finans alanında teknoloji paylaşan, kendilerinden başka şirket bulunmadığını, ülkenin belli seviyeleri aşması için iş birliğine açık olduklarını ve ortak bir dijital platform kurulmasını çok arzu ettiklerini söyledi.
- "Bankacılıkta yapay zeka"
Gelecek yıllardaki teknoloji hamlelerinin neler olacağı konusundaki bir soru üzerine de Ateş, son iki yılda hem ABD hem de Avrupa'nın en büyük iki ödülünü aldıklarını anımsatarak, "Biz buraya adımızı kazıdık. Bundan geri durmayız. Ürettiğimiz teknolojileri hayatımıza tatbik ediyoruz. Böylece ürünlerimizin yayılması kolaylaşacak ve prestijimiz artacak" dedi.
Ateş, "Deniz Kabuğu" projesi ile artık cüzdan taşımaya son verildiğini, banka kartlarından kredi kartlarına, nüfus cüzdanından resmi kartlara, şifrelerden fotoğraflara kadar artık her şeyin tek bir uygulamada yer aldığı anlattı.
Siber saldırılar ve kötü niyetli kişilerin yapacakları işlemlere karşı geliştirdikleri farklı bir ürün hakkında da bilgi veren Ateş, geliştirdikleri sistem sayesinde hem müşterilerinin hem de çalışanlarının hareketlerini takip ettiklerini ve sistemin oluşabilecek anomalileri önceden tespit ettiğini aktardı.
Ateş, çalışanlarının borçluluk durumlarını an be an izlediklerini belirterek, sistem sayesinde banka içi yolsuzluk ya da görevi kötüye kullanma olaylarının ciddi oranda azaldığını, milyonlarca kredi kartı, yüzlerce şubesi ve milyarlarca kredisi olan bir bankada 2015 Ocak-Ağustos döneminde yolsuzluk miktarının 2 milyon TL'ye kadar düştüğünü dile getirdi.
Tespit ettikleri yolsuzluk ya da siber saldırıları polisle iş birliği içinde yakalattıklarına dikkati çeken Ateş, bu yıl 7 kişini yakalandığı bilgisini de verdi.
DenizBank Bilgi Teknolojileri ve Destek Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı (COO) Dilek Duman ise, şöyle konuştu:
"Bu tür işlerde içerden destekler önemlidir. Kendi çalışanlarınızı da ciddi izlemeniz lazım. Nasıl müşterilerimizin davranışlarını izliyoruz ve segmente ediyoruz, veri madenciliği ile çalışanlarımızın da davranışlarını takip ediyoruz. Normalin dışına çıkan anomalileri yakalıyoruz. Müşterilerinin birbirleriyle para ilişkilerini bildiğimiz için buradaki anomalileri yakalıyoruz. Örneğin, bir hesaptan 7-8 hesaba havale çıkması ya da 7-8 hesaptan bir hesaba havale gelmesi ve saire... Bu anomalileri yakalayan tamamen bir sistem. Bir nevi yapay zeka. Sosyal medya üzerinden de takip yapıyoruz."
- "CEO'lar, bundan sonra bilgi teknolojileri (IT) bölümünden çıkacak"
Bu arada Hakan Ateş, DenizBank’ın bilişim giderlerinin genel giderlerin içindeki payının yüzde 10'un altında olduğunu, oysa bu oranın sektörde yüzde 10'un üzerine çıktığını ifade etti.
Banka olarak en yüksek giderlerinin maaş, sonra kira, teknoloji ve reklam şeklinde sıralandığını belirten Ateş, bu harcamaların diğer tüm bankalarda ise giderlerin ortalama yüzde 75-80’ini oluşturduğunu aktardı.
Ateş, banka üst yöneticilerinin (CEO), bundan sonra bilgi teknolojileri (IT) bölümünden çıkabileceğini öngörerek, "Vakti zamanında muhasebecilerden sonra hazinecilerden CEO'lar çıkmaya başladı. Daha sonra şubeciler ve teftiş kökenliler olmaya başladı. Şimdi sıra IT'cilerde" değerlendirmesinde de bulundu.
Kaynak: AA
Anahtar Kelimeler: DenizBank , Hakan Ateş , CEO , Bilgi Teknolojileri , IT , Dijitalleşme