Hayallerini gerçekleştirmiş çoğu insandan duyarsınız: Düşlerimin peşinden koşmasaydım pişman olurdum. Çünkü cesaretle yola çıkanlar eninde sonunda mutluluğu yakalıyor. Tıpkı kariyerlerini bir kalemde silip kendine yeni yol çizen Mutfak Sanatları Akademisi mezunları gibi!
Hayalinizin peşinden giderseniz ne olur? Belki batarsınız belki de çıkar... Ama sonuç olarak içinizdeki ukteden kurtulmuş olursunuz. Mutfak Sanatları Akademisi (MSA)’nın kapısını çalanlar gibi. Kurumsal bir firmada düzenli maaş ile çalışırken bir anda istifa etmek, okuduğun okulu terketmek, iyi bir bölümden mezunken işini yapmayı reddetmek... Bunlar cesaret ister ve mutluluğa yalnızca cesur olanlar ulaşabilir! İşte karşınızda MSA’nın cesur öğrencileri...
HAZAL YILDIRIM: HAYATIMDA YAPTIĞIM EN İYİ ŞEY
Başkent Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği bölümünden mezun olan Hazal Yıldırım’ın aslında istediği bu değildi ama yine de üçyıl boyunca bölümüyle aynı sektörde olan özel bir firmada satış sorumlusu olarak çalıştı. Ancak “Küçüklüğümden beri güzel yemeklerin pişirilip yendiği bir ortamda büyüdüm. Bu ortam beni daha güzel yemekler yapabileceğime inandırdı ve bu meslekte kendimi daha iyi ifade edebileceğimi düşündüm” diyen Yıldırım 2013 yılında MSA Profesyonel Pasta-Ekmekçilik bölümüne kayıt olarak hayalindeki mesleğe ilk adımını attı. Yıldırım “Bu işe kalkışmak hayatım da yaptığım en cesurca hareketti. Güzel arkadaşlıkların dışında hayallerimi gerçekleştirmek için attığım ilk adım. Hayallerimin peşinden gitmek bana pek çok şey hissettiriyor. Mutluluk, yorgunluk, stres, güven, gurur...” diyor.
Bu mesleğin sonu yok!
Alaçatı Alancha Restaurant, Raffles İstanbul ve Sanayi 313 gibi mekanlarda görev yapan Yıldırım şu anda Hudson Restaurant’ta Sous Chef olarak görev yapıyor. Akademiye ilk gittiğinde hocaları meslek hakkında her şeyi anlatmış. En zor kısımları bile! Ama o yılmamış hatta içinden ‘Ne kadar zor olabilir ki?’ diye düşünmüş. Ancak daha sonra ne demek istediklerini anlamış ki “Staja başladığımda işin zorluğunu kavradım. Öncelikle stresli bir ortamda uzun saatler çalışmak zorundasınız. Sosyal hayatınız yok, plan yapamazsınız. Sevdiğiniz insanları görebilmek için uykunuzdan fedakarlık etmek zorundasınız. Hasta da olmasanız iyi olur aslında! Sürekli isyan edebilirsiniz belki ama, başından sonuna içinde sizin emeğiniz olan ve sizin elinizden çıkan bir yemek ya da tatlı beğenildiğinde ‘İyi ki bu işe başlamışım’ diyorsunuz. Pes etmeden sürekli öğrenmek, denemek, araştırmak gerekiyor. Bu mesleğin sonu yok. İnsanı en çok cezbeden kısmı da bu olsa gerek” diye anlatıyor. Tüm bunların yanında hiç pişman olmadığını da ekliyor. Yıldırım ileride kendi restoranını açıp, ekibiyle beraber pişirdiği yemeklerini tüm dünyaya duyurmayı hayal ediyor. Ancak yakın gelecekteki planı çok çalışmak, çok şey öğrenmek ve çok deneyimlemek!
“Bu mesleğin sonu yok. İnsanı en çok cezbeden kısmı da bu olsa gerek”
MURAT UĞUR: UN VE NİŞASTAYI AYIRAMAZDI PASTA ŞEFİ OLDU
Murat Uğur da hayalinin peşinden gidenlerden. İstanbul’da öğrenciyken restoranlarda garsonluk ve barmenlik yapmaya başlayan Uğur Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki eğitimini yarıda bıraktı ve akademinin Profesyonel Pasta ve Ekmekçilik bölümüne kaydoldu. Uğur “Turizm bölgelerinde çalışırken pek çok aşçı arkadaşım oldu. O arkadaşlarım sayesinde profesyonel mutfağa girdim ve daha yakından tanıma şansım oldu. Çok keyif aldım, o sıcaktan, servisten, koşuşturmadan, üretmekten, ürettiğin şeyi yiyebilmekten ve insanların pozitif tepkilerinden... Pastacılığın insanların hayatında daha özel yer kapladığını ve zevk odaklı olduğunu düşündüğüm için de pasta ve ekmekcilik programını seçtim” diye anlatıyor. Şu anda Tiflis’te yeni açılan Dinehall adlı restoranda pasta şefi olarak çalışan Uğur 2013 yılında akademiye başladığında un ve nişasta arasındaki farkı bile bilmediğini itiraf ediyor.
Burası evim gibi
Uğur, işin zorluklarınıysa bir anısını paylaşarak açıklıyor: 300 kişilik bir restoranın açılışını iki hafta gibi bir süre içinde yapmamız gerekiyordu. Açılış sürecinde her şeyin mükemmel olması için ekip olarak günde 16-22 saat arası hiç izin yapmadan çalıştık. Kendinizin ve çalışanlarınızın motivasyonunu yüksek tutmak, günlerce hatta aylarca uyumadan çalışmak ve bunu mecbur olduğunuz için değil, sevdiğiniz için, isteyerek yapmak çok az meslekte vardır. Uzun saatler mutfakta geçirdikten sonra insan, gerçekten evine gitmek istemiyor ‘Şuracıkta uyuyayım’ diyor. Yani evimdeymiş gibi hissettiriyor diyebilirim.
“Sıcaktan, servisten, koşuşturmadan, üretmekten ürettiğim şeyi yiyebilmekten çok keyif alıyorum.”
“Stresli bir ortamda uzun saatler çalışmak zorundasınız. Sosyal hayatınız yok, plan yapamazsınız. Sevdiğiniz insanları görebilmek için uykunuzdan fedakarlık etmek zorundasınız.”
Kendi kafelerini açtılar sefa sürüyorlar
Üniversiteyi Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’nde birlikte okuyan Yudum Batmansuyu ile Elif Eser Eren, yedi yıl boyunca kurumsal firmalarda İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim departmanlarında çalıştılar. Daha sonra onlar da diğerleri gibi arzu ettikleri mesleğin peşinden gitmeye karar verdiler ve akademiye kayıt oldular. Bu yolculuk onları kendi kafelerini açmaya kadar götürdü. Onlar artık Levent’te bulunan Atölye Biscotti isimli kafenin sahibi. Kafede ekşi mayalı ekmekler, katkı maddesiz kurabiyeler, tart, cheesecake, tuzlu çeşitleri pişiriyorlar ve kurumsal firmalardan uzak bir hayatın sefasını sürüyorlar. İkili “Eski işlerimizde çalışırken de, ne zaman kafamızı dinlemek ya da keyifli bir şey yapmak istesek kendimizi mutfakta bulurduk. Şimdi her gün işimize gidip mutfağa girmek tabii ki çok keyifli bir duygu” diyor.
Para garanti değil ama huzur var
Yeni açtıkları kafelerinin düzenini oturtmak için çok çalıştıklarını söyleyen Batmansuyu ve Eren “Hem maddi hem de fiziksel olarak zorlukları oluyor, çünkü kurumsal hayatta olduğu gibi ay sonunda garanti bir maaşınız yok. Ancak bunun yanında manevi tatmini de tabii ki en üst düzeyde oluyor. Pişirdiğiniz bir ürünün beğenildiğini hemen o anda görmek, müşterilerle olan samimi iletişim, kendi kurallarınızı kendinizin belirliyor olması, ve tabii ki en önemlisi de çok sevdiğimiz mutfakta çalışıyor olmak bu işin en büyük artıları diye düşünüyoruz” diye anlatıyor. Yine de ikisi de “Bu işe kalkışmamış olsaydık çok pişman olurduk” diyor.
Star
Anahtar Kelimeler: Hayaller , Mühendislik , Mutfak , Hazal Yıldırım , Murat Uğur , MSA , Mutfak Sanatları Akademisi