İnanç, görünmeyene inanmaktır, görünmeyene inanırsanız başkalarının görmediklerini görürsünüz. İşte, başarıda aslında tamda buradan gelir. Birçok kişinin göremediğini görmek, inanmadıklarına inanmak ve hayal edemediklerini başarmak. Bizlerde nkariyer olarak bu inancı ve başarıyı hissederek ve yaşayarak silikon vadisine uzanan başarı hikâyesinin baş mimarı Metin Kaya ile sizler için bir röportaj hazırladık. İşte, Mersin’in mütevazi semtinden büyük zorluklara rağmen silikon vadisinde yönetici olmaya uzanan yol…
Metin Bey merhaba. Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Sohbetimize kendinizi tanıtarak başlayabilir misiniz?
Merhaba. Asıl ben teşekkür ederim davetiniz için. Metin Kaya ben. 1985’in sıcak bir Haziran gününde zaten sıcak bir şehir olan Mersin’de doğmuşum. İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden 2008 yılında mezun oldum. Yaklaşık 4 yıldır da Airspan Networks isimli bir silikon vadisi firmasında Gömülü Sistemler Takım Yöneticisi olarak çalışıyorum.
Biraz daha geriye gidecek olursak üniversiteden önceki öğrenim hayatınızdan bahsedebilir misiniz?
İlkokuldan başlayayım o zaman. Mersin’in mütevazi semtlerinden birinde yer alan Hürriyet İlköğretim Okulu’nda başladı eğitim hayatım. 7. sınıfta iyi bir dershanenin kontenjan sınavında indirim kazanmıştım. Bu dershaneye verdiğim cüzi ücret bütün eğitim hayatım boyunca okul veya dershane için ödediğim tek ücret oldu. O günden sonra mütemadiyen çok çalıştım. Çünkü ailemin beni okutmak için ayırabileceği bir bütçe yoktu. Bu durum benim için ciddi bir motivasyon sebebi oldu. Ortaokulun sonunda sınavlara girip Mersin 75. Yıl Anadolu Öğretmen Lisesi’ni kazandım yüksek bir puanla. Lisede parasız yatılı olarak okudum. İyi arkadaş grubum vardı ve hep beraber çok sıkı hazırlanıp ÖSS’de iyi dereceler aldık. Örneğin, ben 2003 ÖSS’de Türkiye 16.’sı olmuştum. Yerel kanallar ve gazetelerde baya sansasyon olmuştu bizim grup olarak iyi dereceler elde etmemiz. Ufak çapta celebrity olmuştuk diyebilirim 😊
Zor bir süreçte çok parlak bir başarı elde etmişsiniz. Tebrik ederiz!
Dediğim gibi tamamen motive durumdaydım ve çok ama çok çalıştım. Tek bir şansım vardı ve ben onu en iyi şekilde değerlendirmeliydim. Arabeske bağlamak değil niyetim 😊 Ama o dönem evimizde gazetelerin kuponla dağıttığı Ana Britannica ve Gelişim Hachette gibi ansiklopediler hariç, okuyacak tek bir kitap bile yoktu. Lise hazırlıkta aldığım İngilizce set ve üniversitede aldığım birkaç kitabın dışında hiç yeni kitabım olmadı. Bazen okula giderken cebimde sadece gidiş yol parası olurdu. Neyse bu konuyu daha fazla uzatmayayım. Demek istediğim mazeret bulmak işin kolayına kaçmak olurdu. Ben sadece elimden geleni yaptım ve çok başarılı olduğumu da düşünmüyorum açıkçası. Daha iyisi olabilirdi.
Üniversite hayatınıza dair biraz detay verebilir misiniz? İTÜ ve İstanbul’a dair neler söyleyebilirsiniz?
Üniversiteye İngilizce hazırlık okuyarak başladım. Normalde 2 dönem süren bu süreci ben 1 dönemde hallettim. İlk dönemin sonunda yapılan proficiency sınavında başarılı olup bölüm derslerine geçtim 2. dönem. Bu nedenle lisans hayatımı irregular (düzensiz) öğrenci olarak sürdürdüm. Yani 4 yıllık eğimi 4.5 yıla yaydım ve kişisel gelişimim için önemli bir zaman kazanmış oldum.
İTÜ’de üniversite hayatı gerçekten çok güzeldi. Son derece yetenekli öğrenciler, alanında uzman hocalar, şehrin merkezinde kocaman ve harika bir kampüs, kapsamlı bir kütüphane, pek çok sosyal etkinlik ve olanaklar. Ama bence İTÜ’lü olmanın en önemli tarafı Türkiye’nin en köklü hendese mektebinde mühendislik eğitimi almaktır. Yaklaşık 250 yıllık geleneğiyle İTÜ gerçekten mühendis olmayı öğretir. Problem çözme beceresi, yenilikçi bakış açısı ve asla pes etmemeyi öğretir İTÜ.
Maçka ve Taşkışla gibi muhteşem kampüslere değinmeden edemeyeceğim. Buralar bence Türkiye’de kültür ve sanatın kalbinin attığı yerler. Bilgisayar mühendisliği okumama rağmen bu fakültelerde sanat dersleri almıştım. Bu öğrenciler için gerçekten olağanüstü bir fırsat.
İstanbul’a gelecek olursak, evet trafik, kalabalık, gürültü gibi sorunları olan bir şehir ama çeşitli organizasyonlar, staj, burs, iş ve sosyal olanaklar açısından sanırım en önde gelen kentimiz İstanbul. O yüzden İstanbul’da okumuş olmaktan memnunum.
Staj ve ilk iş tecrübenizden bahsedebilir misiniz?
İlk stajımı üniversite 2. sınıfın yazında yaptım. Küçük bir özel şirkette bir e-postanın spam olup olmadığını anlamaya yönelik bir algoritma geliştirip bunu aynı şirketin geliştirmiş olduğu e-posta sunucusu yazılımına entegre ettim. Küçük şirketlerde staj yapmanın en iyi yanı şirketin çok fazla insan kaynağı olmadığından stajyerler dahi direkt olarak gerçek sistemlerde çalışan işler yaparlar. Büyük şirketlerde genelde stajyerlere sıra gelmez ve her şey stajyerlere bırakılmayacak kadar (!) çok kritik öneme haizdir.
Bu stajın en önemli yanı EnderUNIX adlı toplulukla tanışmam oldu. Detaylarını daha sonra konuşabiliriz isterseniz.
3. sınıfın bahar döneminde staj yaptığım şirketten iş teklifi aldım. O dönem yarı zamanlı olarak çalıştım. Yazın ise tam zamanlı olarak çalıştım. Daha önce de dediğim gibi, bu stajlardan o kadar çok tecrübe kazandım ki henüz öğrenciyken özel sektörde freelance işler yaptım fırsat buldukça.
EnderUNIX topluluğu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Türkiye’nin öncü açık kaynak kodlu yazılım geliştirme grubuydu zamanında.
Aslında benim Linux, dolasıyla EnderUNIX ile tanışmam tesadüfen oldu. Microsoft .NET ile çalışan bir firmada staj yapacaktım. Bu staja başlamadan 2 hafta önce tanıştığım bir kişi bana EnderUNIX grubundan bahsetti. Benim de çok ilgimi çekti bu durum. Zaten .NET teknolojilerini kullanmam da çok mümkün değildi. Çünkü o zamanki dizüstü bilgisayarımın donanımı bunun için yeterli değildi 😊
Sorunuza gelecek olursak, evet, kesinlikle bir döneme damgasını vurdu EnderUNIX (http://enderunix.org). FreeBSD başta olma üzere açık kaynak kodlu işletim sistemlerinin ve yazılımlarının Türkiye’de tanıtılması ve yaygınlaştırılması için çok büyük katkısı oldu EnderUNIX’in. Topluluğun en büyük özelliği tamamen gönüllü olarak alanında ender işler yapmasıydı. Örneğin, grubun yazdığı açık kaynak kodlu projelerin hepsi yayınlandıkları dönemde kendi alanlarında tek olma özelliğine sahiptir. Usta-çırak ilişkine dayalı bir eğitim sistemi vardı ekip üyelerinin arasında. Ekibe dahil olduğunuzda C, UNIX/Linux ve networking konularında kendinizi geliştirmeniz beklenir. Bu dönemde pek çok kitap okumuştum ama sanırım W. Richard Stevens’a ayrı bir parantez açmam gerekiyor. Kendisinin Advanced Programming in the UNIX Environment, TCP IP Illustrated ve UNIX Network Programming gibi kitaplarını okuduğum için çok şanslıyım. Gruptaki tecrübeli insanlardan çok değerli şeyler öğrendim ve birlikte çok güzel işler çıkardık. EnderUNIX bünyesinde birkaç tane açık kaynak kodlu yazılım geliştirdim. Türkçe’ye Linux Sistem Yöneticiliği ve Kurşun Geçirmez Ajax isimli 2 kitap çevirdim. Birkaçı çeviri olan yaklaşık 10 makale yazdım. Müsaadeniz olursa şunu hatırlatma ihtiyacı hissediyorum: kanaatimce yapılan işleri kendi zamanında değerlendirmeliyiz. O zamanlarda bilgiye ulaşmak şimdiki kadar kolay değildi. 2000-2008 arasındaki dönemden bahsediyorum. Örneğin, Youtube 2005’te kuruldu. Google bu kadar gelişmiş bir arama motoruna sahip değildi ve zaten internette de bu kadar içerik yoktu. O yüzden İngilizce’den yapılan çeviriler bile çok kıymetliydi o dönem. Bu arada EnderUNIX ekibi olarak yaptığımız en harika iş bence organize ettiğimiz BSD konferansıydı (http://bsdcontr.org). Dünya’nın önde gelen işletim sistemi geliştiricilerini çok küçük bir sponsor desteğiyle İstanbul’da ağırlamıştık. Bütün ekip üyeleri çok büyük özveri göstermişti. Bu BSD konferansı Türkiye’de bir ilkti ve sanrım üzerinden geçen 12 yıla rağmen hala tekrarlayabilen olmadı. Evet bu konferans gerçekten muhteşem bir işti.
Lisans mezuniyet projenizi hangi konuda yaptınız?
MetFS (http://enderunix.org/metfs) isimli kullanıcı uzayında çalışan şifreli bir dosya sistemi tasarlayıp gerçekleştirdim. Bu konuda benzer projeler var ama MetFS diğer projelerden hem performans hem de kullanıcı dostu anlamında çok daha önde. Bu proje açık kaynak kodlu olarak geliştirdim ve hala Dünya’nın çeşitli yerlerden insanların kullandığını biliyorum. Ticari olarak da MetFS’i baz alıp güvenlik konusunda kaliteli işler çıkaran şirketler de var.
Üniversiteden sonra kariyerinize nasıl devam ettiniz? Nerelerde çalıştınız?
İTÜ’den mezun iseniz iş bulmak değil de doğru işi/şirketi seçmek gibi bir probleminiz olabilir. Bu nedenle birkaç şirketle görüştükten sonra AirTies Wireless Networks’ün teklifini kabul ettim. Çünkü görüşme süreci Türkiye şartlarına göre sıra dışıydı. Teknik olarak ağır bir mülakat süreci vardı AirTies’ın ve bu hoşuma gitmişti. Öte yandan bünyesinde silikon vadisinden Türkiye’ye dönmüş pek çok yönetici ve mühendis vardı. Henüz mülakat aşamasında bile AirTies’da çok üst düzey bir mühendislik yapıldığını anladım. Kişilerin ne giydiği, saçını nasıl taradığından ziyade yapılan işlerin değerlendirildiği belliydi. Başka şirketlerin mülakatlarına girmiş olan kişiler sanırım ne demek istediğimi anlıyordur. Nitekim bunu işe girdikten sonra çok daha net bir biçimde gördüm. Ayrıca bana değerli olduğumu hissettirip hızlı bir şekilde sonuçlandırmışlardı işe alma sürecini. AirTies’da çok yoğun bir çalışma hayatım oldu ama gerçekten çok güzel anılarım da oldu. Örneğin, birkaç mühendisin 1 yıldan uzun bir süre uğraşıp da çözemediği bir problemi ben 2 ayda çözdüm ve Tayvan’a gidip üretici firmayla çözümümü paylaştım. Yaklaşık 2.5 yıl kadar AirTies’da çalıştıktan sonra askere gittim 2010 yılının sonlarına doğru. Döndüğümde daha farklı bir alanda çalışmak istediğim için Türk Telekom’un ARGE şirketi olan Argela Teknoloji’de işe girdim. AirTies’da ADSL modemler üzerinde çalışmıştım. Argela’da ise ürün 3G femtocell idi. Platform olarak benzer ürünler olsa da Argela’da çok daha farklı işler yapma fırsatı buldum. Yaklaşık 3.5 yıl sonra bir silikon vadisi firması olan Cypress Semiconductor şirketinden teklif aldım. Cypress’te tam olarak hayalimdeki işi yapıyordum. Akıllı telefonların dokunmatik ekranı için aygıt yöneticisi yazıyorduk grup olarak. Ben Linux çekirdeği için açık kaynak kodlu yazılımı geliştiriyordum. Bir şirkette geliştirdiğiniz kodları tüm dünyanın görebileceği bir ortamda paylaşmak gerçekten çok sıra dışı bir duygu. Yaptığınız işin bu kadar bilinir olması güzel ama bir sürü insandan çok fazla tepki gelmesi de yorucu olabiliyor. Maalesef Cypress maceram 5 ay sürdü. Çünkü şirket dokunmatik ekran bölümünü Tayvanlı bir firmaya sattı ve alıcı firma kişileri değil, sadece patent ve ürünleri istiyordu. Bu nedenle Türkiye ofisi kapatıldı. Hemen Netaş’ta iş buldum. Aslında buradaki işimi de çok seviyordum. Ürünümüz VoIP (Voice Over IP) güvenlik duvarıydı ve ben güvenlik yazılım mimarı olarak yüksek erişilebilir, ölçeklenebilir ve yedekli sistemler konusunda çalışıyordum. Bütün kariyerim gömülü sistemlerde geçmişti. O yüzden Netaş’ta büyük ölçekli sunucularda oynamak çok eğlenceliydi. Netaş’ta geçen 5 ayın ardından yine bir silikon vadisi firmasından teklif aldım ve Mimosa Networks’te işe başladım. Mimosa’ya uzman yazılım mühendisi olarak başlamıştım ama şirkette yaptığım olağanüstü işlerden ötürü çok kısa sürelerde terfiler alıp Gömülü Sistemler Takım Yöneticisi pozisyonuna yükseldim 2.5 yılın ardından. 1.5 yıldır yönetici olmama rağmen hala her gün bizzat kod yazıyorum. Bundan dolayı da çok mutluyum. Bu arada Airspan Networks 8 ay kadar önce Mimosa Networks’ü satın aldı. Yani 8 aydır Airspan Networks adı altında çalışıyoruz. Bu tarz olaylar silikon vadisinde çok yaygındır.
İş dışında neler yaparsınız?
Bu sektörde çalışıyorsanız teknolojiyi ve yeni trendleri muhakkak takip etmeniz gerekiyor. Bu nedenle hala işimle ilgili kitaplar, makaleler okuyorum. Bilgi güvenliğindeki alarm durumlarını takip ediyorum. Çünkü üzerinde çalıştığım ürünlerde de benzer güvenlik açıkları olabilir ve bu durumda bir an önce önlem almam gerekir. Şirketlere bilgi güvenliği ve gömülü sistemler konusunda danışmanlık hizmeti veriyorum. Öte yandan bilgi güvenliği konularında seminerlere katılırım. Bu alanda fırsat buldukça makale ve proje yayınlıyorum. Üzerinden baya bir süre geçti ama ARM Exploit ve Netstress network stres testi aracımı sayabilirim bu konuyla ilgili olarak. Dnsmasq, Busybox, PCD, MediaInfo gibi açık kaynak kodlu projelere yeni özellikler ekleyen yamalar yazıp gönderiyorum. Kendi ihtiyaçlarıma yönelik veya eğlence amaçlı iOS ve Android uygulamaları da yazıyorum. İşin mutfağında olmanın avantajı çok büyük 😊
Bilgisayar mühendisi olmaktan memnun musunuz?
Kesinlikle! Zamanı geriye alabilme şansım olsa belki pek çok şeyi değiştirmek isterim ama bilgisayar mühendisi olmaktan dolayı gerçekten mutluyum. Yaptığım işten teknik olarak çok tatmin oluyorum. Etrafta benim yaptığım modemleri ve kablosuz erişim cihazlarını görmek, Dünya’nın en ücra köşesinden yazdığım açık kaynak kodlu bir proje için teşekkür e-postası almak gerçekten harika. Öte yandan günümüzde herkesin muhakkak belli bir seviyede bilgisayar, internet ve bilgi güvenliği gibi konularda bilgi sahibi olması gerekiyor. Ben bizzat bu konunun mühendisi olduğum için çok şanslı hissediyorum kendimi. Ayrıca mesleğimin global bir geçerliliği var. İlla bir ofiste fiziksel olarak çalışmam da gerekmiyor. Bu nedenle teorik olarak istediğim ülkenin istediğim şehrinde yaşama fırsatım var. Bu özgürlük hissiyatı bile çok önemli bence.
Bilgisayar mühendisliğinin olumsuz yanları da var tabi. Bazı dönemler yoğun bir tempoda çalışmanız gerekiyor. Farklı saat dilimindeki insanlarla çalışıyorsanız bazen anormal vakitler çalışmanız gerekebilir. Nadiren de olsa acil işler tatilinizi veya çok önemli özel işlerinizi baltalayabilir. Bu saydıklarımın çoğu bilgisayar mühendisliğine has değil sanırım.
Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz Metin Bey. Son olarak okurlarımıza önerileriniz veya eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Rica ederim. Ben çok eğlendim. Umarım okuyucularınız da eğlenceli ve faydalı bulmuştur röportajı. Çok kısaca özetlemek gerekirse çok ileri düzeyde İngilizce öğrenmelerini, lisede matematik, psikoloji ve felsefe, üniversitede algoritma, veri yapıları, bilgisayar mimarisi, dağıtık sistemler ve işletim sistemi konularında çok çalışmalarını tavsiye edebilirim. Lisansta yaptıkları projelerin, yazdıkları makalelerin uluslararası platformda yayınlanabilecek düzeyde olmasına dikkat etsinler. Finansal okur yazarlık sevilerini muhakkak artırsınlar. Bir spor dalı veya müzik aletini çalmayı ileri düzeyde öğrensinler. Sadece bilgisayar mühendisliği için söylemiyorum bunları. Hayatlarının genelinde bir fark oluşturacağına inanıyorum. Bir de iş hayatına atılmadan önce yurtdışında bir üniversitede yüksek lisans yapmalarını muhakkak tavsiye ederim.
Konuştuğumuz konularla ilgili olarak okurlarımızın soruları olabilir. Sizinle iletişim kurabilirler mi?
Elbette. Onlara yardımcı olabilirsem çok mutlu olurum. İletişim bilgilerimi şu şekilde paylaşabilirim:
E-posta: metinkaya@pm.me
Web: http://enderunix.org/metin
Linkedin: https://linkedin.com/in/metink